Köy Düğünü 15- Urba c“-sen ki Cenab-ı Rabb-il Aleminin mübarek topraklarına yüz sürmüş Cenab-ı Hakk Teala Celle Celalüh Haziretlerinin mübarek sevgili bi gulu olalak bu fakir haneyi zeyaret ederek, bizi düşünmüş, bizi isdemişsin helal rızık kapımıza şeref vermişsin Allah-ı Azimüş-Şan da senden irazi ossun Yövmiş Gıyametde cennetlik mü’min kullarına İlhak olasın i(n)şallah evliyaların, velilerin, veliyullahların yüzü suyu hormetine lutfet elinden öpeyin mübarek insan şükür sana gözel Irapbım Teal-Allah şefaati Ya Resulullah bereketi Halilibram’dan Allah’dan i(n)şaallah” "-hacım şu hesabı!” "-ne! sen bana paramı teklifat ediyon len çık şurdan, get başımdan get başka işini gör münafık fasık gullar gibi o ne yauu sana da mı hesap dutacaz gönünden ne goparsa bizi ki peygambr bazarlığı Müslüman get başga işini gör get şurdan." velev kii Hacı Ağğa üç gün sonra gittiyse, hecaz arkadaşına bi çalım, bi azamet "-ne! çık len şurdan senden para isteyen mi va(r), düğünde basmalar, parça bezler yağmış adeta hecaz arkadaşından geline, damada sağdıca, çalgıcılara ağır misafir Hacı Basmacı, maaile Hacc’ın faziletlerini anlatmış azametle baş köşeye gurulmuş atmış, üfürmüş, savurmuş, haram-helal, fayız hususunda eski köylüye yeni adet buyurmuş her şey dediği gibi olmuş Hacı Halil Ağğa! düğünden sonra çıkmışsa haşa huzura selamı almadan daha hesap muhabbete, muhabbet boğulmuş “davşan ganı çay”a bi soluklanma arasında Hacı Halil ağğa “-hacım şu bizim he…” demeye kalksa “-yau arkideş ne eviyossun” sonra hiddetle bir illallah "-fe! suphan-Allah töbeler töbossun Ya-Rabbim, Ya! Resul-Allah Allahım!, sen bana sabır ver Ya-Rabbim, cık.. cık.. cık! get len şurdan, münafık bir ay sonra tekrar varmışsa; “-bre ğidi çay yetişdirin Hacı Amcanıza” her zamankinden büyük "-hacım hu sepedi boşaldivirin” “-Allah senden iyrazi ossun ………..” “-bi de şu bizim hesap" basmacı ağzına dıkmış lafı basmış kalayı "-çık!! çık! şurdan derhal bi daha da gelme! haneme yüzümü göremezsin vallahi! ve billahi ne bu alemde ne ayhiretde tercih ederin olmadığın cehendemi üçden-dokuza şert osun hakkımı heylal etmen.. iki c(ih)anda ya hu! el bana ne demez len bizim dostluğumuz paraynan mı sen beni, bu fukara kul hecaz arkadaşını taniyememişsin herhal bizim dosluğumuz bazara gadar deel mezara gadardır evel-Allah!!!.. biz seninen bu fani dünyada arkedeş gerçek dünyada gonşu olcez inşallah onun uçu a(ğ)zından çıkanı kula(ğı)n duysun len! kulanı eyi aş(ç), senin teklifatın nedir sen ne demeğisteyon vetandaş üş guruşa tenezzül eden münezzehtir yoldaş, arkideş, gardaş ha-şaaa, sümma(ha)aaşşşaaa! hu senin bana yaptığın cayiz midir hacı ağğa ürüsva mı edecen beni elaleme get şurdan gardaşım yaa erezil etdin bee Allah indinde hesabını sorarın vallah yau senin yapdığın maazallah garacahillig değil de nedir işallahu Teala duymazdan geli(r) günah yazmaz yövmül gıyamete gadak ezap duyarın ma’az Allah” her gittiğindeki gibi altı ay sonra gene elinde sepedine köyde ne yetişiyosa o günün behrinde hacı basmacının huzuruna vardığında gene aynı teraneler gelsin çaylar, gitsin kahveler hal-hatır.. muhabbetler sepet-sepet meyva bin temenna selamla davşan ganı çayla iadeten birkaç parça basma hesabı görmeye yanaşmamış asla Halil ağa ne zaman varsa Köyde kalkıp Yalavaç’a Arkadaşsız gitmemeli Hecaz’a |
daha doğrusu ısrarla almıyor
biz de gitsek alış verişe
ama
yine de
bir hindlik vardır
diye düşünüyorum
merakla