ÖLMEDİM DAHA
I
Bir cümle çıkagelse en babacan haliyle, Sığınsam korunaklı ifadelerin altına... (Bir dilek ağacı gibi süsledim, gelinliğimi bin parçaya bölerek Her gece zifiri karanlığa çıplak ayaklarımla direndim. Her şafağı bekledim güneşe karşı, gittikçe yaklaşan, gittikçe büyüyen kanat seslerini bir sevda türküsü özlemiyle... Sağımda solumda ciğerlerimi delik deşik etmek için bekleşen kuzgunlara inat... Bu buğulu-sisli, serin sabahın bu uğursuz-gizemli şatonun en yüksek balkonunun, en kalın korkuluklarında bir ölü yıkayıcısını gözlerken, işte yine o ses: “Ölmedim daha”) Kendimi terk ettiğim günden beri Hayatın bana yazdığı rolü oynuyorum usulca Üstelik iyi bir oyuncuyum Takıyorum palyaço maskemi suratıma Rolümü sahneliyorum ustaca II Derinlerdeyim... En koyusunda yalnızlığın... (Tanrım duyuyorum... dudaklarımı kanatıyorum. Parmaklarımı doğruyorum mutfakta patates yerine... Yusuf’u gören kadınlar geliyor aklıma... Ölü bir ses (ben miyim yoksa) bir ölümü ipten alabilir mi bu kadar... Bu güzel yemekleri yapan eller benim ellerim mi? Çiçekleri sulayan ben miyim? Her gün sabah altı otuzda hiç aksatmadan kalkan, kapı her çalındığında açan, çantasını sırtından alan, perdeleri kapatan... bu akan kan... ben miyim yoksa... Ver elini dünya, bakkal hacı Şemsettin, Kuaför Fulya ve açık pazar... "ölmedim daha...) Bastığım her yere uzun sessizlikler ekiyorum Sıcak ülkesini yitirmiş kuş misali Güzün son günlerinde Halen güneşi bekliyorum. III Keder...Sonu gelmeyen bir roman Onca sayfasını çevirdim neden bitmiyor? (Sinir uçlarıma dokunma, oyalama beni, gıdıklanıyorum... düşüyorum, düşüyorum, düşüyorum... hayır aslında düşmüyorum. Boşluğun hazzını duyuyorum sadece... sonra yine aynı... Bir gün mutlaka... ne zaman? Uğursuz kuş sırıtıyor karşımda. Biliyor aslında cevabını ama söylemiyeceğim... keşke doldurabilseydim... keşke; öldüreceğim seni. Uğursuz kuş sırıtıyor yine. Biliyor aslında cevabını ama yine söylemiyeceğim... kanatıyor, kanatıyor, kanatıyor...kanıyorum. Uğursuz kuş keşkelerinle mi öldüreceksin beni? Biliyor aslında cevabını ama söylemiyeceğim... Çünkü yine o ses: " ölmedim daha") Tırmandığım zorlu yokuşlarda Bir nefeslik molalarla oyalıyor hayat beni Oysa papatyalar toplayacaktım doruklardan Kurutacaktım içinde kitapların Pul koleksiyonum vardı bir zamanlar Bir ara peçete de topladım Meğer en büyüğünü biriktirmişim Yaşanmamışlıkların. 7/10/13 Zehra Atay |
Beğendim...
Kutlarım...
..................................................... Saygı ve Selamlar...