SÜRGÜN........sadece söylediklerimle anla beni............... çağırmadım soğuk bir karanın en umarsız yerinde ellerim yüreğime kapalı konuşuyorum sadece ecele bir tek yarın kaldı herkes için dur ve koridorun başından uzat yüreğini anımsadığın gölgeleri görecek kadar kabaracak aklın ben seni çağırmadım sakın eteğine doldurup mahcup ayrılığı kabuk değiştirerek yalandan terk/etme olduğun anıyı pencereden sarkan kavun içi perdelerde gör maviyi öylece bekle sakın çocukları uyandırma bir güz sonu rüyasında kendinden uzak bir mevsimin arifesinde saklan ne olur korkutma beni............ gemiler gönderiyorum güvertelerinde okyanus rengi aşklar var gözlerinden akarken martı ayazı çığlıklar sen sadece bir düşün bağımsız durağında çıplak bir acı büyüt gelip geçen beyaz bulutlar göreceksin caddenin gökyüzünde soluna ince bir ipek gibi dokunursa yağmur saçlarından taradığın buğdayları serpe/bilirsin kaldırımlara elinde iki güvercin olan kendin geçebilir deli göz/bebeklerinden avuntusuz bir şarkıyı mırıldan ve hiç bir tepkiyle eğilme kendine göreceksin güvercinler ölüyorken avuçlarının içinde sen en ıssız ruhun sahibi olarak şehrin en acınası bedeninde ölüyor olacaksın.... kendime dönüyorum son tren aylardan kasım mevsimini alarak gidiyor kışın megaloman suretinde çizebilirim artık yalnızlığı görmediğim uzakları dinlemediğim öyküleri ve yaşamadığım aşkları denizin kirli yeşiline resmedebilirim yaralı cümlelerden bir şiir yazsam şehrin tepelerine her geçen yabancı resimlerin gözlerinde okusa onları kış en şiddetsiz şarkısıyla geliyor notalar suskun, aralık daha gözlerinden silmemiş acıyı dönüyorum kendime rutubet toprağına işlemiş bu kentin ve bir anda yağmur tıklayarak penceremde merhaba diyor karşı çatının üzerine demirleyen martılar güvercinler kargalar ve onlardan korkarak saklanan serçeler yıkanıyor son kasım yağmurlarında gökyüzünün gri tonlu arkadaşları şehrin her/yerinde ve ıslak toprak havalandırıyor ruhumu................................ unutkan hayat elini uzatır/mısın sadece biraz anılarımla sohbet etmek istedi içimdeki çocuk sen dokunursan daha anımsatıcı olur fotoğraflardan kalan hatıralar unutkan olman mühim değil sen içimdeki çocuğa ayılt uyku halindeki unuttuklarımı gerisini boşlukta ağrıyan kendim çözecektir sen sadece aklını yitiren benliğime bir umut ver her/şey kendiliğinden büyüyecektir.................. şimdi geceden kalma Araf/da aklım fikrim sen diye bir roman yazacağım ama sen gelmeden ölmem gereken bir hayatın adına ve sen olmadan üşüdüğüm iklimin her soğuk sesinde bir harf düşecek sayfaların boş yerine aslında sen hep olacaksın ama ben çekildiğim zaman bulutların ardına yalnızca bir gölgem kalacak artık bilmediğim onca senli hayalin bensiz bir yerinde hatırlayacaksın beni yani olmadığım bir kavramda olmayan ruhuma koşacaksın............... sürgün başlıyor............. |
Hoşça kal iyi geceler güzel gönüllü insan hoşça kal