Bukle
önce bukle dedim
sonra mavi şal parmaklarınızın arasında elleriniz sonra ayaklarınız derken sandalye karıştı söze bence ölüm o an saçlarınızla tutuğunuz bir fısıltı aynı anda onca şeyi konuşurken merak edip pencerelere koştun sevimli bir kedi ve yalnızlığı bir de uçak geçiyordu deniz kustu yuttuklarını vardılar kum güzeli iskeletleriyle olmamışlığı yaşatan kime değdi bilmiyorum balıkçı çekti küreğini özlemler içinde bir şair dinledi yüreğini sırtımızda yaralı suvariler ortamızda bir ayna varmış gibi aynı yöne terk edilen mavi kuşlar salındı gök yüzüne bir daha sorduk hangisi bizim bizim kalbimizdi bulutlarıyla sandallara şarkı söyleyen çarmıh habersiz bir ölü çıktı denizden duyduklarına diz çökmüş insancıklar ve korkularıyla çiçekleşen martılar geçti içimizden o düzlükte tek anımsamadığım kalabalıklar arasında kendine sorular soran boşluğun dinmeyen hafızası söylendikçe bizim dansımızı resmediyorlar hiç bozmadık çemberi tanrılar öperken dudaklarımızdan. |