Trajedik bir söylemdi içimde konuşup, bana ağlayan Hüzün duraklarında sabahlarken güruha dalmışlığım, Arkada kalan gölgemin gölgesi eziliyor diğerinin ağırlığından Bir suret, bir suret daha derken daralıyor bolluklar Konuşan bir şovenist içimde Yaramaz bir çocuk Bir manifesto hazırlıyor gölgem Eski bir yağmur kaçağı gözlerimde Deli bozuk sevdalar aklımda Ben hangi iklimin yazı, kışı ve baharlarıyım? Belkide hiç biriydim Sonsuzmuş gibi yağan yağmurda ...
Ve kaç iklimin haram sancılı avuntularına çiviliyorum gülüşleri Başımda tüm düşünüşler telaşta Hangi aktin kanamalı sürgün yeniği daraltılarına sığınıyor Beden çeperlerim? Hangi zamansız senfoni doluyor penceremden içeri? Sabah ayazının ruhuma esmesi de böyle bir şeydi seherin yeliyle ...
Kadınlığın sırtını sıvazlar şimdi ellerim. Ne güzel bir çileydim. Dişilliğin merasim gerektiren yerlerini arşınlarım bazen Herkesin sarı saçtan, giyim kuşam Ve makyajdan ibaret olduğu soğuk bulvarlara dalar gözlerim Ezici bir tanışık olmama durumuyla tanışır bakışlarım. Bir makyajın kalıntısından seyrederim bende çoğunlukla dünyayı Yabancılaşırım kendime, tanışık olmadıklarım artar Maskemi kuşanırım her günün sabahında Biraz daha gizlesin kaçmakta olduğum izleri diye Daha kolaydır maskenin ardından bakmak etrafa Rakamlar fark atmaya başlayınca yıllara Yalın yüzle bakamaz olunur nedense dünyaya
Sezgisel bir iç görüyü kullanırım bazen Bazen de hiç bilmediğim bir deneyim Köşe başından itibaren tutar elimden Ve bilirsiniz işte, Sonrası alışkanlık denizinde bir dalga ...
Akıp gidiyoruz çalkantıda Ve içimdeki protest, kadınsı bir manifesto okuyor Asi kırmızı rujlu Bir kadın eşliğinde. Bakıyorum dalgalı saçlarına, teninin rengine Kendime benzetiyorum ilk bakışta Ama o isyan günlerinde bir asi Ben yollardaki tüm tozları yutup, deneyimleri sırtlamış Bir kadınım ömrüme Yabancıyız biri-birimize ...
Onun vakti kısıtlı, benim ise sonsuzlukla randevum var Yürüyorum ağır adım ileriye Yol bomboş, tek giden ben miyim sonsuza? Bilmiyorum ...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
KADINSI BİR MANİFESTO şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KADINSI BİR MANİFESTO şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
“ Bakıyorum dalgalı saçlarına, teninin rengine Kendime benzetiyorum ilk bakışta Ama o isyan günlerinde bir asi Ben yollardaki tüm tozları yutup, deneyimleri sırtlamış Bir kadınım ömrüme Yabancıyız biri-birimize ...”
Hep bir yabancı gibidir, Bir insanın varlığından doğan başka bir insanın varlığı ? Yaşam giderek gelişmektedir; Bir “Dalgalı saçları” olan insan tipi var, Bir de “Yollar daki tozları yutmuş”aynı insanın bir başka tipi. İkisi de, Öyle bir gün gelir ki, İnkar ederler birbirlerini ? “Tozlarını yutmuş” olan yolların, Kolay çözer yaşamın gizini !…
Bazen yakıyor, bazen serinletiyordu şiir. Makyaj geçliğin sihiridir/Serinletir ! Yakan ise makyajsızlığın gerçeğidir. Ancak mutlulukla, sevinç o gerçeği alt üst edilebilir ! Mutsuz anların üstünü kırmızılarla çizmek tek reçetedir. Duygu, mantıkla barıştırılacak olursa, daha sağlam bir mutluluğa erişilebilir….
Anlam sağanağı, Feci sırılsıklam ediyordu insanın akıl dağarcığını. İnsan aklı cilveleşmese duygularla, Sır vermezlerdi anlamca, sahibi dahil etrafına !... İkisi birleşiyor, bizim fark edemeyeceğimiz bir dönemeçte Ve yepyeni çocukları oluyordu düşündüren cümleler halinde “Onun vakti kısıtlı,benim ise sonsuzlukla randevum var…” Akılla duygunun çocukları ? Birbirlerine sarılıp mana mana Sessiz sessiz büyümüşler. C’lerle, B’lerle, A’larla…
“Boş yollar…” hep sessiz ve sakin duran insanlar gibi anlaşılırlar “Boş,” yani Sessiz durdukça o “Yollar”kalabalıklaşırlar “Boş” durdukça, Bir zamanlar oradan gelip geçen “kalabalıklar”ruhunuz da canlanır. Görünmeyen kalabalıklar, oluyormuş gibi algılanır Bu her zaman “Boş” olmayacağının kanıtıdır. Hatta, duygularınızı “kimler geldi, kimler geçti” demeye kadar vardırır. Tıpkı susarak, daha çok konuşan insanların size varlığını hatırlatır. Susmaksa, konuşmanın ötesinde bence bağırmak’tır. Boş’lukta düşünemeyeceğiniz kadar kalabalıklıktır…
Daha nice derin duygular yuva yapmışlardı şiirin bütününe Gizem gizem sinmişlerdi satırların ruhsal çekirdeğine Şaşırıyordu insan el atmak için hangi birine ? Hepsi de bağırıyordu “Beni anla, beni anla” diye ? Yarısı aşina duruyor, yarısı da saklanıyordu anlamların, Gizemli Cümle ağaçlarının yaprakları içine !.... Şiirsel güzelliklere dokununca göz ucuyla şöyle, Yarım yarım seviniyorlardı sözlerime yine de !…
Tebrikler ! Düşünen, Ve derin düşündüren yüreğinize !!!....
Onatça tarafından 11/3/2013 9:14:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
sağolun değerli yorumunuz için çok çok teşekkürler evet boş yollar sadece kendi yolumuz tek başımıza gittiğimiz yoldu elbette:) o nedenle onca boş tüm suretler bir gün tek olan bize dönüşüyordur sanırım belkide bunca ders bunun içindir?... tekrar teşekkürler nice şiirlere...
Kadınlığın sırtını sıvazlar şimdi ellerim. Ne güzel bir çileydim. Dişilliğin merasim gerektiren yerlerini arşınlarım bazen Herkesin sarı saçtan, giyim kuşam Ve makyajdan ibaret olduğu soğuk bulvarlara dalar gözlerim Ezici bir tanışık olmama durumuyla tanışır bakışlarım. Bir makyajın kalıntısından seyrederim bende çoğunlukla dünyayı Yabancılaşırım kendime, tanışık olmadıklarım artar Maskemi kuşanırım her günün sabahında Biraz daha gizlesin kaçmakta olduğum izleri diye Daha kolaydır maskenin ardından bakmak etrafa Rakamlar fark atmaya başlayınca yıllara Yalın yüzle bakamaz olunur nedense dünyaya
Bilmenin ağırlığını taşıyamaz olmuş dizeler. Sanki bir çaresizlik vardı şiirde, öyle hissettim. Güzel yolculuklarım dilerim, engin denizlere. Nefisti şiir her daim saygımla sevgimle
Onun vakti kısıtlı, benim ise sonsuzlukla randevum var Yürüyorum ağır adım ileriye Yol bomboş, tek giden ben miyim sonsuza? Bilmiyorum ... HARİKA YÜREĞİNİZE SAĞLIK SAYGILAR....
çok güzeldi ve bende çok çok kutluyorum
kalemin daim olsun