-echo-Şiirin hikayesini görmek için tıklayın narcissus & echo
lavanta kokularına buyur etmek seni odaya, kitaplara, gözlerimin dalışına. gece ve kandan bahsetmek, kaburga ve gölgelerden gövdesiz kalabalıkların kuşatıcılığı ile denizden, yitirilmiş kelimelerden bukowski’nin mavi kuş’unu* selamlayıp taşlar diyordum içimden, taşlar seni içime alıp taşların altında kalmaktı yarım, yarım, yarım. simonov diyordun, behramoğlu, aysan, cioran ölüm, hep, çoktu. ve ben, ilaçları çok seven şiirlerle körüklüyordum nefessizliği yavaş yavaş, zehriyle, gecelerce. ne fark ederdi ki neticede sularına gömülsem karadeniz’in ya da toprağına, sığamadığım dünyada sadece şiirler ardımda çiçeksiz taşa, tozlanmaya, unutulmaya. -şiir, yalnız bizim içindi umursamadan sanatı ya da halkı şiir, içimizdi- ve gözlerim sevgili taşım çukurlarına kaçmış mezarlarda serçe yorgunluğuyla dalmakta *www.youtube.com/watch?v=Jn4wXi5fHoU |