sokağa dönük titrek ışıklar gibiyim aklımsıra düş kuruyorum gölgende sözcükler tutuşuyor avuçlarımda ahh şiir! susmak ne menem birşeydir ki yazdıkça batıyorum oysa yürek yorgun, gözler nemli. dil çaresiz bak yine doğduğum toprağı özlüyorum. susuz bir yaz geçiyor üstümden bu şehirde insan yok gözüm! burada sözcükler birer zalim gibi dikiliyor tepemde riyakar gülüşlere, anlamsız renklere siper etmişim aklımı, çırpınıyorum..
ben acıyla büyümedim.. mutluluktu baba ocağımda tüten, sevgiydi ana kucağından tattığım ama ben acıyı anlayarak büyüdüm dostum. dinledim insanlığı ve çoğu kez haykırdım onun yerine her dizeden.. mesela her göçebenin ürkek ve kararlı sesinden indirdim geçmişi omuzlarıma yürüdüm, çocukları lime lime dağıtan şerefsiz düzenin üstüne.. bazen uzun bir karanlığın derin sancısına dayandı yüreğim kimi gün korkarak geçtim paslı kapılardan kimi de tetikledim savaşçı ruhumu, kan kokusuyla aşkı hırpalayan şairlere karşı. dahası, yüzüme inen ilk ve keskin sızıdan bileyledim umudu izi bilincimde saklı..
işte yine kızıla uyanıyor sabah içime içime çörekleniyor sevdam..
esmeye hazır yel gibiyim aklımsıra uyandırıyorum tüm ağaçları yapraklar sonbahar sonbahar fısıldıyor.. bir nazım duyuyor beni, bir de sevdiğimin gülen gözleri..
o halde, direngen ruhumuzu yeniden ayaklandırmanın vaktidir şimdi.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Güz Doğumu şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Güz Doğumu şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Sanadır, kuşatılmış arkadaşım, ak dağların berrak sularına, batık gemi düşünün seni bağladığı yere gider ayrılık şarkım. Uyandım bugün yelkenlerimde kanatlanma arzusuyla, haberleşme mumları tutuyorum duygusuz pusulanın gösterdiği zaman limanına giderken gemi. Dilimi rüzgara veriyorum sözcüklerini gergin gergin tutmak, taze acılarından bir şeyler alıp götürmek için yaşamakta olduğun şaşkınlıkları paylaşmaya. Yastığını yeşerten bahar da yitti gitti. Ayrılışımı kastetmiyorum, artık yol almayan gemin için diyorum. Anlıyorum seni kırık kanatlı kırlangıç, isterdim Kastilya çeşmesine götürmek, başa çıkabileceğin güçle donatmak. Olaylara eğilmiş bir doktor olsam bile onları değiştiremiyor, ancak anlayabiliyorum. Bununla birlikte sihirli bir çözümüm var, Bolivya'da bir madende, belki de Şili'de, Peru veya Meksika'da ya da yıkılmış Sonora İmpataratorluğunda, Afrika Brezilya'sının siyahi bir limanında ya da belki de her noktada bir kelime öğrendiğimi sanıyorum. Bu çözüm çok basit, etrafıyla ilgilenme, saldır tepeye. Birleştir genç ellerini yaşlı kayayla, günden güne ufak dalgalar halinde kıpırdayan kırmızı mercanlara nabzını daya. Günün birinde, hatıram ufuğun ötesinde bir yelkenli olsam bile ve senin hatıran belleğimde demirleyen bir gemi olsa bile geleceğe doğru neşeyle yürüyen ufuktaki kızıl yoldaşları gördüğümde şaşkınlıkla haykırmaya başlayacak kuşluk vakti. O korkunç ve beyaz soğukkanlı kötüler şaşkınlığa uğramış gece gibi gerisin geri dönecekler. İşte o zaman, dört duvar arasında solgun şair, evrenin şarkıcısı olacaksın ve sen bahtı kara, ince ruhlu, hasta şair halkın güçlü şairi olacaksın.
Che GUEVARA
-mükemmel bir şiirdi.. kutluyor, saygılar sunuyorum.. teşekkürler şiire..
''sokağa dönük titrek ışıklar gibiyim aklımsıra düş kuruyorum gölgende sözcükler tutuşuyor avuçlarımda ahh şiir! susmak ne menem birşeydir ki yazdıkça batıyorum oysa yürek yorgun, gözler nemli. dil çaresiz bak yine doğduğum toprağı özlüyorum. susuz bir yaz geçiyor üstümden bu şehirde insan yok gözüm! burada sözcükler birer zalim gibi dikiliyor tepemde riyakar gülüşlere, anlamsız renklere siper etmişim aklımı, çırpınıyorum..''
bu bölümü okurken içim burkuldu.
finale doğru dizelerde rahatladım..
Selam olsun sevgi dolu yüreğine.. Kutluyorum harikaydı hem şiir hem seslendirme..
mine hanım sizin usta kaleminize her zaman gıpta ile bakıyorum ve yorumunuz, harkulade ses renginizle güzellikler katıyorsunuz.. sonsuz tebrik ve taktirlerimi bırakıyorum seçkin dizelerinize.. en kalbi saygımla
Sanadır, kuşatılmış arkadaşım,
ak dağların berrak sularına,
batık gemi düşünün seni bağladığı yere
gider ayrılık şarkım.
Uyandım bugün
yelkenlerimde kanatlanma arzusuyla,
haberleşme mumları tutuyorum
duygusuz pusulanın gösterdiği
zaman limanına giderken gemi.
Dilimi rüzgara veriyorum
sözcüklerini gergin gergin tutmak,
taze acılarından bir şeyler alıp götürmek için
yaşamakta olduğun şaşkınlıkları paylaşmaya.
Yastığını yeşerten
bahar da yitti gitti.
Ayrılışımı kastetmiyorum,
artık yol almayan gemin için diyorum.
Anlıyorum seni kırık kanatlı kırlangıç,
isterdim Kastilya çeşmesine götürmek,
başa çıkabileceğin güçle donatmak.
Olaylara eğilmiş bir doktor olsam bile
onları değiştiremiyor, ancak anlayabiliyorum.
Bununla birlikte sihirli bir çözümüm var,
Bolivya'da bir madende,
belki de Şili'de, Peru veya Meksika'da
ya da yıkılmış Sonora İmpataratorluğunda,
Afrika Brezilya'sının siyahi bir limanında ya da
belki de her noktada bir kelime
öğrendiğimi sanıyorum.
Bu çözüm çok basit,
etrafıyla ilgilenme, saldır tepeye.
Birleştir genç ellerini yaşlı kayayla,
günden güne ufak dalgalar halinde
kıpırdayan kırmızı mercanlara nabzını daya.
Günün birinde, hatıram ufuğun ötesinde
bir yelkenli olsam bile
ve senin hatıran belleğimde demirleyen
bir gemi olsa bile
geleceğe doğru neşeyle yürüyen
ufuktaki kızıl yoldaşları gördüğümde
şaşkınlıkla haykırmaya başlayacak kuşluk vakti.
O korkunç ve beyaz soğukkanlı kötüler
şaşkınlığa uğramış gece gibi gerisin geri dönecekler.
İşte o zaman, dört duvar arasında
solgun şair,
evrenin şarkıcısı olacaksın
ve sen bahtı kara, ince ruhlu, hasta şair
halkın güçlü şairi olacaksın.
Che GUEVARA
-mükemmel bir şiirdi.. kutluyor, saygılar sunuyorum.. teşekkürler şiire..