Öyleydi Zaten...
Ne senin gülmeye dermanın var ne benim gözlerine bakmaya ümidim...
Bir ömrün derin izlerini sen dağladın yine sen yakacaksın âteş ile... Ne seni yazacak kalemim olsun isterim ne de yazımı silecek nefesim Ama olmuyor anla.... Kar yağarken umutlarıma Çam kozalaklarını öperek Bin duaya bin nazlı yavruya Kızım diyen bir babanın Özlemi kadar Derin çıplak bir yoksulluk idi seninkisi Ve mavi bir ümit kadar dolgun Yorgun ceketime değmekte olan Rüzgar... Karanlık bir el yüreğime değmeli Vicdanımın meyvesini öyle hissedebilirim Bir yağmur tanesine saklan gel Buğulu camlara yorgunluğumuz yansımalı Kahveyle saçlarına değmeli Özlediğimiz saatler Kırılan gül yapraklarına ağıt döşerken bülbüller Biz hazin sevdanın yol ayrımındaydık sanki Kendine sürgün bir tutsaklığın Kara-kahveli sonbaharındaydık Nefretimizi deniz püskürtüyordu Gecenin 3’ünde çam kokusuna Birde soğuk kum tanesine hastaydım Bulutların rengine eşlik eder Kestane koyusu saçların Dalgalarına hapsolmuş gençliğim Daha ne kadar mutlu olabilirdi ki ? Topraktan başlamalı sevdamız Gül fidanları gibi çemenlikten En dipten derinden Öyleydi zaten Dedim ya öyleydi ... |