AŞK SUYU.........muhtemel yalnızlıklar vardı, artık yalnızlık bir sözlükte uzağımda kaldı.. bir seyrin olmadık düşlerinde yalın bir dağ evinin ayin sessizliğinde kabul et kaybolmuş sesimi figüran yetmeli harflerle duyumsama/na geldim ilk açan çiçeğin tozlarını koyacağım yanı başına ağlarsan film şeritli bin yıllık melodram dokunuşum/da kirpiklerinin ucuna uğramak isterim papatyalar merasimiyle..... ihtiyacım var cemrelerin düştüğü vakitte yüreğimi gizlemene ayaklarına serilirken ıslak topraktan bereket tanrıları sadece gözlerinin kuytusunda bir iklimle bağdaş kurmak isterim eski bir şarkıyla bağışlarsın ruhumu kısa ömürlü çocuklar cennetten havari taşır mavili sevdaya ve körkütük rüzgarları resimleriz camın önündeki güvercin yuvasına..... eğilerek suyun benzetmesin/deki kayıp şehre bir tutam antik aşk doldurursun cebimdeki yalnız elime mevsimler hoyrat bölünmeler yazarken canlıların öykülerine bir ağaç gölgesinde akşam üzerine karalar/sın hayatın nefesini artık göçerler turnaların seyrinde konaklar vadilerde iklimler sevişir ulu/orta yalnızlıklarda sarsılmaz hükümler boy verir başakların rüzgarla dansında ve son bir söz kalır geriye yeryüzü gökyüzüne baktığı sürece aklım firari yüreğim şair sevecek seni............. yüzünden dökülen gülümseyişlerle dalıyorum hayata....... |