BİR GEÇİYORDU ZAMANSaatin tik tak sesi yankılanıyordu Zamanın gece ekseninde Bir geçiyordu zaman Nöbetlerin dağıldığı sancılı bir andı... Bir geçiyordu Endekslerin kıyısındaydı mesafenin zerresi Tutam tutam düş sağanaklarıydı yansıyan Yorgun canlarda fırsatlara yetişme telaşı Bir derdi unutmak için küfelik olanlar Bir vapur iskelesinde Gidecek olanın ardından el sallayanlar Kayboluyordu herkes kendi gölgesinde Ağıtlar damlıyordu gecenin koynundan Ve İmdada yetişemeyenlerin zamanıydı Sadece bir geçiyordu zaman İsyandı savrulan... Kırılma anına hapsolmuştu akreple yelkovan Kelepçesiz bir esaretti hepsi zamanın ellerinde… Aynalardaki sırlar döküldü, zamanı bir geçe Kadın işe geç kaldı Adam trafik canavarının ağına takıldı mesela Yerdeki izler soldu Bir geçe zaman daraldı kısır kaldı döngü Kıtlık hâsıl oldu görüşlerde Beklentiler asılı kaldı göğün görünmeyen yerinde. Sadece bir geçiyordu zaman Camlar kırıldı, İllüzyonlar dağıldı Sırlar, sırra kadem bastı Yansımalar sudaki izlerden ayrıldı Sevgililer vedalarda unutuldu Tüm randevulara geç kaldı yetişmeye çalışanlar Bir geçiyordu zaman Bir yağmur başladı tüm bunların üzerine Eller havaya açıldı semah edercesine Dursun bu rahmet derken Yakarış yankılanan ses oldu âlemde Sustu yağmur gözler yukarı çevrildi Baktı ileriye Uykunun esaretiyle tanıştı kadın “Oh!” dedi, “rüyaymış” Çeyrek vardı zaman Sadece çeyrek… Maide Özgüç |
okurken ahengin hazzı tat bıraktı yürekte
Kutluyorum sizi Maide hanım, saygı, selamlar