papatya desenli kadın.....saçlarını antik bir gerçekte saklıyorum..... sanırım düş/baz heybemde özlüyorum senden önceki seni keskin tövbeler vardı o zamanlar ve ben tövbelerin deli yerinde bozuyordum sensizliği çocukça aklıma yel değirmenleri sinerdi olmamış meyve gecelerinde sırtına bindiğim yıldızlar düşerken avludaki toprağa sen pencereden susarak beklerdin sana değişimi..... kahin adımlar atılıyordu tahta köprünün bütününe sen karşı kıyının bilmediğim küçük kadını rüyalar biriktiriyor/dun gelecek zaman bilgesine ve ağrılı bir şehir oluyordu şu sessiz akıntılar dönemecinde..... oysaki eski bir şarkıydı aşıklar çeşmesinin gözleri hiç sevgi hesaplamadık seninle orada hiç karşılaşmadık bir kış günü beyazında yanı başında denizin gürültüsü barınırdı kim/bilir biz şehrin hangi yalnız yıkıntısında ağlardık... şimdi aşk bana bir/şey ifade etmiyor sensiz doğaçlama ezberlerden çıkıp geldim sana aklımda alize rüzgarından yarın yüreğimde dağ başı limanlarından bulut getirdim zenginliğim bir dilim ekmeğe sürülü adamlığım ve yağmurları kirpiklerinden almaya geldim..... rüzgarı bana anlatan kadına....... |