yıldız açan rüzgar/alize....ve gelincikler düşerken suların camına ben hep yıldızlar besledim sana... uzak toprak yolun üzerinde hanımeli akşamlar ayıklıyorum yüzümün yarısına düşen ağır gölge ve kırık bir dalla dokunuyorum yeşil düşler vadisine.......... içime akşam üstü ırmakları toplanırken sen eğilerek saçlarını tarıyorsun bir yıldızın çocuk düşmesinde kanatlı atlar severken gökyüzünün patikasını ıslak bir hevesle saklanıyorum kirpiklerinin kitap ayracı yerine..... duvar dibi yosunu merhaba, alıkoyuyor ruhumu ertesi kıyılı resimler olan bulutlar yıkılıyor eflatun yüreğime yine sana barınırken kimsesiz kayboluşlarım birden senin dudak izindeki sıcakta kalabalık bir şehir oluyorum...... gecenin kıpırtısında geliyorum ayaklarının yalnızlığına.... tahtadan basamaklar sokağın sesinde karşılıyor beni eğri şarkılar ıslatırken kaldırımın melodisini Olimpos kalıntısı aşk vuruyor eski bir roman içinde karaya ve basarak yerin coğrafyasına buluyorum tarih içinde seni..... hani caddeler uzadıkça büyür ya hayaller işte tam oranın konuşkan umudunda düşlüyorum seni yağmur dolusu sevinçler cebimde hiç bilmediğim iklimlere sara sara beşinci bir mevsimde seviyorum seni... serseri geceler voltalarken arka mahallelerin yitik aşklarını koynuna kuşları doldurmuş bir kadın aralıyor karanlığın kapısını loş ışıktan sevişmeler ayrıntısız koparken tenin gözlerinde yinede fular takmış bir rüzgar gelip yalıyor pencerenin pervazını..... şimdi bana rüyalar biçer/misin alize gecelerde.... ve sonrası kitaplar durur sehpanın soğuk cam yüzünde küle değen grilik tonu ağır bir koku verir ve düşer resimdeki dalga avucuma sıkışmış ekmek buğusunda özlerim seni sonra eski bir hüzün aralığında buse/li bir yakınlaşma olur gece vazoda sonrası yolculuklar açılır yelken sağanağında ve ben sana vurulurum yine hiç seni tanımamış gibi bir anda.... karşımdasın sıcak bir kış gibi.....dip not senin gülümseyişinde saklı.... |