Hocam 9-LÜTFEN SIRALI OKUYUNUZ TEŞEKKÜRLER gözünde ben “bir köylü” “onu anlamaz, değer vermez”dim ”bir köylü” olmasa da ben de hakkında aynı şeyleri söylerdim ne ben, ailem, çevrem, ne düşüncem, görüşüm, hasletlerim ayrı dünyalarda, aynı sıradan iki kişiliktik ben ve eşim.. ona göre ben; para kazanan, giderleri karşılayan idim o çamaşır, ütü, sanki evimin temizliğini yapan hizmetçim oysa severek evlenmiştik.. ama, sevdiğim değildi evlendiğim koşarak gitsem bile evime, bitirir kapıyı açan biri’m bir gün gene o yollardayken aradım yol bitecek gibi mi “çok daha, en az iki saat, bari ben de sana taraf geleyim..” dedi o ara şehre vardığımda “gülüm”ü bekler buldum beni yola çıkıp bana doğru gelmişti.. mutluluk başka ne ki nasıl sarıldı! bu nasıl bir hasretti.. candık, bir yürek iki kişi yan yana oturduk.. sarıldı bana, öptü, almadan gözlerini ufak-tefek, çok mutlu.. hayat dolu, o an kainatın en güzeli fark ettim ki hiç öpülmemişim.. ve sevmemiş kimse beni.. ne yapacak, nereye gidecektik.. ne olacaktı, şimdi eşinin kimliğini, evlilik cüzdanını getirmiş “otele” dedi şaşkındım.. o gidip kaydoldu, yerleşmiş.. çağırdı beni ilk defa biriyle geceleyecektim, kalbim duracaktı sanki ahh kader, bilmediğim daha neler var devamı vaa |
İhanet
Sırtıma saplanan bu kanlı hançer
Bedenden ziyade cana ihanet
Sanma hiç acısı gün gelir geçer
Var olduğum her bir âna ihanet
Cümle anıların boynu hep bükük
Candan çok sevene reva mı bu yük?
Ettiğin kötülük o kadar büyük
Bugüne yarına düne ihanet
Şiirlerle ettim her iltifatı
Vefasız vicdanın ne kadar katı
Adının önünde hain sıfatı
İhanet derim ben buna ihanet
Senden bu boynumu büken karanlık
Gözümden bunca yaş döken karanlık
Sayende bahtıma çöken karanlık
Ufuktan doğacak güne ihanet
Hasan’a cezadır seninle cennet
Aklımı yitirip geçirsem cinnet
Sen gibi kalleşe eylemem mihnet
İhanet ettin sen bana ihanet
Hasan Hüseyin Yılmaz