Sehpa......................................Sadece yaratandan ötürü... Sehpayı attılar Yassı adaya Öyle bir sehpaydı ki bu Üç ayağa dikilmiş Ortasında yağlı halat İskemlesi bile var Lakin üstünde tablası yok! Aynı şeylere gebeyken yıllar Postal kendi sesini gizleyecek mazeret arar Bin bir tuzakların eşiğinde ne ocaklar sönecek bir bir Devrilmeye namzetti o asırlık çınarlar... Kıyacaklardı Ulu/canlar’da canlara Bir kuvvet darbesine maruz sehpa ayaklarında Toprak ana açtı bağrını içine çekti yüreğinden ağlarken Başlıyordu yıllara serpiştirilmiş ar’ım Bu dünya kalacaksa Cemal ya da Süleyman ağaya Ruh göçüme hazırlanırım... Kınalı kuzuların sessizliğinde Üç ayak sehpanın tam ortasından ak mı ak ruhu pak Beyaz güvercinler uçuşuyordu sema ya Ve peşinden gök çatladı İnin inim inlerken sema Bulutlar ağlıyordu Zembil zembil rahmet inerken doğaya... Med- Cezir’ler sıklaşırken yüreğimde Musa’nın asasını yere vurmasını bekledim İçim cız etse de bakmakla yetindim Yassı adaya Deniz ’i gördüm Ulaş ’mak imkansız Ne kadar Mahir olsam da beceremedim ki İnan Gelecekte utanç duyacağımız idam sehpalarını kırmaya... * |