6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1257
Okunma
Hatıralarını sakladığım
Ve her sayfasını yağlı boya ile süslediğim
Beyaz sütünlara bakınca,
Dağlanmış bir keder ve
Yorumsuz bir meşakkat sarıp sarmalıyordu
Kendine sıkıca..
Ansızın düğümleniveriyordu ince bağırsaklarım
Sonra hücrelerim tuz buz oluyordu
Yani şafağım karanlık
Bedenim ise kaygan musalla taşının üstünde
Söğüt ağacının ince yapraklarına benzeyen
bir çift siyah ibrişime asılı kalıyordu…
ne zordu bi bilsen
baş köşeye astığım resmine bakmak..
ar duygularım ve
yenikliğim, sulu sepken akan gözyaşlarımdan belli oluyordu..
birden donuklaşıverirken endişeli bir hüzün kapaklanıyordu yüzüme..
yorulduğumu hissediyordum..
bunun adına bir yığın hatıra
hata bir yığın özlem diyebilirisin…
adı sende kalsın gülüm
çünkü hatıralar,
insanın içini kemiren bir aşk mektubu gibi
paramparça etti beni…
yüzümün rengi güz mevsimi gibi günden güne değişiyor…
ara sıra yağmurlu, bazen bulutlu, bazen de dudaklarından çıkan fırtınanın ıslığı çalıyor kulaklarıma
ama
nedendir güneşli gün görmüyor
sonbahar dökümlüğündeki yüzüm..
oysa henüz dün gibiydi alışkanlıklarımız
yaşadığımız ve yaşayabildiğimiz tüm sıcak anlar
birdenbire ne olduysa bilmiyorum
geceler zifiri karanlık oluyordu,
uyku tutmuyordu gözlerimi
sanki birileri gece ile gündüzün akışını kendi lehine çevirmiş,
zamanla oyun oynuyordu...
Acaba sen miydin tüm bunları yapan
Acaba sen miydin şafağa engel olupta karanlığı isteyen
hayır diyecek ve kendini aklayacaksın
korkma!!söylemekten
çünkü ben gidiyorum
aynen sonbahar gibi
sonrası hiç!!!!oluyorum...