DÜŞ TARLASININ AYAZI
Salkım saçak düşlerim vardı benimde bir zamanlar…
Tel arabalardı atlayıp üzerine bindiğim araçlar… Onlarla coşardım akşama kadar… Bir sopanın görkemli salınışındaydı bindiğim atlar… Savaşlara koşardık mahallenin diğer çocukları ile Ellerimizde üzerine bindiğimiz yine o atlar. Hem hiç üzerinden de atmazdı, biz sırtından inene kadar… Ya o misketler, rengarenk düşlere girerdi uykuda sabaha kadar. Kulelere kapatılan prensesler, Saçlarıyla taşırdı kahramanları yukarı… Yüz yıl uyurdu başka masalın kızları Uyanık değildi kapalıydı algıları. Savaşırdı şövalye değirmenlerle ezeli. Büyümezdi gökyüzü ülkesinin çocukları. kovalardı kaptan kanca onları. Devler vardı masallara sığmayan. Zümrüdü anka kuşları vardı hayallerle gerçekliğe sığınan. Aramaya giderdi eski prensler, Beklerdi günlerce cam tabutta uyuyan bir prensesi… “Aman, demezdi “Yeter! Gün bitti ben kaçar…” Ve uyanırdı beklenen ölüm uykusundan. Var diye kendisini, bir bekleyen… Sanal değil gerçeklikti zihinlere yerleşen… Bir şeyi tuttuğunda elindeydi, tutmadığında değil. Yapışmazdı cümleler öyle ağda gibi dillere… Televizyonda toprağın sesi programını bile izlenirdi çiftçi olmasan da… Dilden dile, elden ele vermek vardı hayatın en güzel şekli ile. Kaçırmazdı hiç kimse vazifesini… Arardı araması gereken kimseleri… Bir başa edilirdi tek tıraş. Alınmazdı hayvandan her defasında başka bir post… Sevdalar yürek uzayasıya işlenirdi gönüllere, Nakış, nakış özenle… Bir başın tecellisi birken, atlamazdı kuzgun misali başka kimse… Yılan bile beklerdi su içerken eskiden… Şimdi ne masal kaldı dünden, ne de hikaye… Yaşadıklarımızın tümü şairane… Yazıyoruz bir şeyler bin bir hece. Lakin nerede ses, nerde avaz… Ses verin ey insanlık, Nerde yaşanır yaşantı, Adam gibi bir solukluk? maide özgüç 20 Ağustos 2013 |
"DÜŞ TARLASININ AYAZI..."
"Ses verin ey insanlık
Nerede yaşanır yaşantı
Adam gibi bir solukluk..."
Eski ve Yeni !...
Güzel ile Çirkin gibi ?
Eski Güzel !
Yeni Çirkin yani ?...
Lakin öyle görülüyor insanlığın hali !
Çoğalıyor yenileştikçe,
Zaman mefhumunun azizliği...
Daha bir sıcaklıkla sarıyor artık eskiler bizi !
Eskiyi yaşamak bazen can simidi;
Unutulmamaktan,
Ve unutmaktan kurtarıyor yaşayan hislerimizi...
Hem eski, hem de yeni...
Birbirleriyle üvey kardeş gibidirler
Ama ikisi de ruhumuzu ayrı ton da bir renk verirler
Sonuçta ikisi de hayatımızı renklendirirler
İstesekte, istemesekte
Yaşıyoruz bu iki zıt şeyi hep beraber
Eskilerle yenier...
DERİN DERİN ANLATMIŞSINIZ DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİZİ
ÇOK DOĞRU TESBİT ETMİŞSİNİZ HAYATIN BU İKİ YÖNLÜ İKLİMİNİ ?
KUTLARIM RUH İNCELİNİZİ !!!...