Uyutulmuş Bir Kaç Gün
gece yalpalar
adam şarkı söyler gece yalpalar içini genişleten mevsimin an durgunluğu bir kaç metreye boy vermiş güller bir kaç metre bahçe bir kaç ağaç ve söylemesi zordan zehir ileride bir sensizlik bağlıyor harflerimi yaz ışıklarının tellere kadar eğildiği parlak geçitlerde kalabalıklar kırmızı taşları yalayan zamanı eskitiyorlar ben gibiler ve ben gülüyorum serçeler gülüyor ölüm ve ölümlüler rüzgar biliyor taşırken kokularımızı çok eskilerden küçük bir çocukla konuşuyorum yüzü güleç ay ışığının bu döneminde ona mutsuzluklar anlatsam olmaz ileride bir deniz var dalgalar ve kumlar şarkılar söyleyecek oluyorum bahtı kara martılar geçiyor limandan ağlasam olmaz tarlalar bayılmış horozlar ve ötesi dönemeçli yolların kıyısında kimseler yokmuş gibi bir sessizlik beliriyor azalmış tepelerde ışıklar artıkça kavun karpuz ve domates şalvarı terden ıslanmış ayşeler ve aliler yüzüm esmerleşinceye dek beni dinlediler inince sağa sap solda eskimiş köhne bir daire sola sap karanlık bitene dek ilerle denizin kokusu ve güne bakan boynu bükükler kavuşuncaya dek seni izleyecekler tarifi doğanın kalbi gibi hızlı atan kalbime eşlik ederek kovaladım sabahı her şeyin ertesinden geçtim tam ibresinden vuruldum korkularımın hayatla karışıp kayıp olandı güneşin getirdiği yeni saatler artık ölme amacını bulmuş bir yorgun gibi yığılıp yumuşak bir uykuya varabilirdim öyle de yaptım uyudum kaldım akşama kadar ne rüyalar döndü ne de şiirler yazdım üstüme şehirler gelene kadar. |
Çok beğendim, çok.