KUM SAATİ
Pirelerin sanatkarca berber olduğu bir zamanda
Geçmekteymiş zaman yol üstünden Tüm büyüklüğüne inat Küçülüvermiş o genç kızı gördüğünde İstemiş onu ilk gördüğü anda takılıp kalmayı Lakin geçmekmiş zamanın kaderi Genç kız tüm şenliğiyle yürümüş yolda Farketmemiş o an zamanın geçtiğini Hayat üzerinde sürdürürken zaman gezişini Geceler ve sabahlar hızlanmış şaşkınca Yeni doğan gün yaşayamamış doyasıya Tek bir amacı varmış zamanın Görmek genç kızı kendi içindeki her an Geçiyormuş kız her gün aynı yol üstünden Fakat gösterememiş bir türlü kendini zaman Farketmemiş ama değişmiş genç kız Gün be gün artmış saçındaki aklar Birgün yine geçerken zaman yol üstünden Gelmemiş genç kız Zaman telaşla durmuş yerinde Batamamış güneş Ay takılı kalmış yakamozlarda Nice sonra aklına gelmiş zamanın Sormuş yol üstündeki o asırlık çınara Buradan bir güzel kız geçerdi Geçmez oldu nerededir Gülümsemiş çınar Göstermiş dalları karşıdaki tek katlı evi Zaman minettar kalmış çınara Evin içine süzülmüş sessiz ve usulca Gördüğü kişi genç değilmiş artık Ayağa kalkamamış yaşlı kadın İstemiş torunundan bir bardak su Sonra bakmış onun gözlerine Etmiş nasihat zaman çabuk geçer diye O an anlamış zaman hatasını Lakin bilmiyormuş geriye doğru yürümeyi Atmış kendini evden dışarı Rüzgara kapılmış her aşık gibi Kendi içinde kaybolmuş bazen Bazen yar ilinde duraklamış Birgün dayanamamış Parçalanıvermiş yüreciği Denizi izlemekteymiş o an Rüzgar onun parçalanan yüreğini yığmış kıyıya Bir sürü taşlaşmış gözyaşı birleşmiş suyla Akşama doğru kapı çalınmış usulca Torun elinde bir paketle girmiş içeri Yaşlı kadın dermansız açmış onu Kucağına düşmüş zamanın yüreği Bir kum saati Gülümsemiş kadın Zaman bir avuç kumdan başka nedir ki zaten Anlamamış bir şey torun Masanın üstüne koymuş kum saatini Yaşlı kadın bir daha hiç şikayet etmemiş zamandan Huzurla tersine çevirmiş kum saatini... |