ıslak ünlemler
Bakir bir vefanın sadakate sözüdür dilimdeki
An gelir salınır gider üzerimden yeminim Sana dair çözülmeler peydah olur gözlerimde yaş denen bir iklimde sıcak karlar işlerim nakış nakış Ve nakışlarımın dizilişinde periler uçururum beyazlara Gelmezsin Gelmeyeceğini bilişim kadar emin bir yürekle Ağlarım beceriksizce Sadede bağlanamayan kekelemeler doluşur içime Boğazımda düğümlenir söylemeliyim dediklerim Yırtılır kara bir örtü bilmediğim şehirlerde Gidemem oralara Gitsem de gelmezsin zaten bilirim Karmaşık bir hayalin uyanış tesiri kadar ani Tırmanışlar huzmelenir içimde Yine kararır düşlerim Sana ait ve aslında habersiz kaldığın her kavak tüyü Doluşur geceden kalma kahve fincanımın içine Bir yerlerde son bulmayı arzularım bazen İsteklere aşina bir merkezce Tabiri olmayan rüyalar döşerim zihnime Bardakların dibini göremez olurum Halbuki notlar bırakırdık posaların üzerine Kayıtsız bir masumiyetin çılgın kopyalarıydık En gerçek yanımız benzemeyişimizdi aslımıza Tırnak içine alınmış ıslak ünlemler kadar tedirgin Belirgin bir varolma çabasına kapılırdık Ben dediğim istisnalarda mı gitmiştin benden Yoksa bizlik bana mahsus bir masal mıydı Kuramadığım cümlelerim vardı oysa senin için Temiz bir beyaz yakanın içine henüz kaydetmiştim seni O yakayı bir elim sende oyununda koşarken kaybettim Sonrasında yenilenişler sardı boynumu Başaramadım boğulmamayı Şimdi gitsem bir yerlere Ki gitmekteyim istemesem de Hala bilirim o ilk an gibi Gelmezsin Gelmeyeceksin |