BUNDAN SANA NE
Sonra gecenin karanlığında rüzgar kokunu getiriyor
Öpüp, kokluyorum kimseler görmeden Soğuk bir namluya sürülen bir mermi gibi puşt bu geceler Ve bir kara toprakta uyuyan bir ölü gibi cansız Bir rüzgar eser, kalbimin eşiğinden Kokun girer içeri Sarılırım, kendime sarılıyormuşum gibi Ve gemiler geçer Özlemlerle büyüttüğüm mavi denizimden Belki bir yıldız’dın, geceme doğan Belki kimselerin göremediği Yalnız benim gördüğüm bir güz çiçeğiydin Ve belki bir radyoda çalan türküydün Benim hiç anlamadığım Ama hep dinlemek istediğim Ben senin yokluğuna hiç yenilmedim ki Hep Kendi varlığımı yok ettim Üşüyorsam, sokaktaysam, kimsesizsem Gözlerinden uzak ölüyorsam, bundan sana ne Yalnızsam, karanlıksam, hapissem Yokluğun tenime pusu atmışsa, bundan kime ne Sen bana yasak olduğun günden beri, Ben yokluğuna da tutsak oldum. Sanma ki; Bu demir kapı, kör pencere seni bana unutturur Aksine yalnızlığımda seni büyüterek çoğalırken Sen kalabalığında benim yokluğumla eksileceksin Yalnızlığımı memeleriyle emzirir gece Bir martı kaçak gezinir, yasaklı sularda Gece çöker, hüküm giydiğim özlemlerime Bir mavi kurşunlanır, içimin deltasında Uykusunda bir kuş vurulur, kafesi paslamış göğsümden Öksüz bir şehrin rahminden geceye merhaba diyerek Geceysem, soğuksam, ölüysem Nefesinden ırak kalmışsam, bundan sana ne Kanıyorsam, parçalanmışsam, dağılmışsam Yokluğun yatağıma mayın döşemişse, bundan kime ne İbrahim DALKILIÇ ( 15/08/2013 // 04:35 ) |