Saçlarını Sarkıtan Sevinç Olunca
ellerin ağır bir azap ve uzunca kaldırım sana bakışım
ikisinin arasında bir denge gibi ağzımı yoracak oluyorum kandırılıyorum harflerle ardı arkası bir heyecan ki sorma neredeyim evet hissediyorum yaşamayı döndürünce başımı dans eden bulutlar gece kayan yıldızlar veya bir derinlik sancısı ürperince içimde ilk aklıma gelen olmayışın oluyor ama yine de bilmem neden bilmem bir umuttur alır başını gider senden yana sıcak dağlar yeşil yapraklar ve gündüzler adına konar dudaklarıma ılık bir sevda her şeyi karıştırıp yeniden deniyorum seni bulmayı saçlarını sarkıtan sevinç olunca bir başka kuşkulanıyorum kendimden seni seven o muyum veya bilmem ki ne söylesem karıncalanıyor dilim aniden anlatabiliyor muyum seninle konuşurken adını çalan imgelerime sıkıştırıp gelip geçeni seninle alakalı bir şarkıymış gibi söylüyorum ya bir abartıymış gibi utanıyorum kendimden samimiyet duvarıma çarpıp düşüyor gölgeler ama yine de bunları söyleyebilmem için daha derin ne var ki beni yakan sana bulaşmış olmasın hani bazen dans edersin ya ayakların dolaşır olup biteni anlatmak karma karışık bir şey bu kadarım bu kadar dönüyor dilim azıcık sana yaklaşacak olsam aram açılıyor kendimle ne bahar ne de bir çiçek güler yüzüme ağustos bayram telaşına kapılmış gidiyor bir duysan yeller alır beni sensiz bir ben kalır senden kalan içime. |
Sözcüklerin düğümleştiği yerde şaçmalamayıp susmalı işte...
Sus/tum...
E F T E L Y A...
(Akdenizi cebinde taşıyan kız... )