Uzunca Hiç
kapıdan girdi
buruş buruştu yüzü onu başlangıç olarak düşündü kuşlar eğimli dizilmişlerdi duvara içinde yıkandığı sesleri duydu biri uzaklardan gelip kuruyan kanatlarını gösterdi adam çekip gittikten sonra sesi soluğu kesildi topal olanın bir kaç güne kalmaz elma ağacı büyür ağlanır altına düşler düşer güleriz sarı yapraklar dik yerler ve dağlar bakarsın içlerinden geçeriz ama yine de umudunu kesme daha gün görmemiş harflerimiz olacak güneşe meraklı damladıkça kalbi atan damarı hemen oynatmaya kalkma beyaz bir muhafaza gibi bekle yarını dem olur tutuşuruz ısınırız soğuruz his altına girip yoruluruz hem kaç senelik olacak belli değil duyduklarımıza eğilen duygularla gidiyoruz hoş geldiniz veya uzunca hiç birikmiş anı koçanı tutulmuyor ölçü olarak ruhumuzu öpeceklermiş bu dudaksızlar kim ne istiyorlarmış bizden yerin altında yer yerin altında yer nasıl kaçalım kendimizden dehşet bir etin paramparça olması değil kapıdan giren adamın yüzü badire bulutundan yontulmuş gibi yağacak ya onun için korkuyorum. |