Maria'ya Mektuplar ( II )
Orada panoda sarı bir not kağıdı
Seni seviyorum yazmışım Görmeyeceğini, okumayacağını bile bile Yazmışım yinede işte.. Yayılmışsın dörtbir yanıma Neye dokunsam, Nereye baksam sen varsın Ne ulaşabiliyorum Ne uzaklaşabiliyorum Kısır bir döngü bu Bumerang misali nereye fırlatsam Dönüp yine yüreğime saplanıyorsun Çıkmaz dar bir sokaktayım Karanlıklar arasında Ay karası gözlerini arıyorum Maria.. Dışarıda yağmur yağıyor Ahmak ıslatan Kalk koca adam bak bu senin yağmurun Al hayallerini de Uzaklaş kalabalıklardan Huzur bulduğun Sahildeki çaybahçesine uğra İki kahve iste Biri kendine Diğeri Maria’ya.. Gemiler geçiyor önümden Sanki içinde sen varmışsın gibi Şuursuzca el sallıyorum Sonra dönüp gülüyorum kendime Çocuksu yüreğimle.. Önceleri sıradan herhangi biriydin Zaman geçtikçe büyüyüp serpildin yüreğimde Sarmaşık misali tutundun heryanıma Sensiz hiçbir şeyi hayal edemez oldum.. Gelişin gibi, gidişinde sessizdi Anlayamadım Ancak zaman ilerleyip de kapatınca Sana uzayan yolları Anladım ki gitmiş yüreğimin diğer yarısı Kroşe yemiş boksör misali Sendeledim alabildiğine.. Birzamanlar safsata diye gülüp geçtiğim Mecnunun neden çöllere düştüğünü Keremin Aslı uğruna otuziki dişini neden çektirdiğini Ferhatın neden dağları deldiğini Sen gittikten sonra anladım Maria... 17.07.2013 / Darıca |