KEHANET..
içi tortu sürgünler gelirdi
karanlığa küçülmüş zaman zerresinde daha yıldırımlar esnemeden vicdan seherinde kuşlar ağlardı ardına kadar açık gitmelerde... köşe başında oturan dilsiz falcının heybesinde satılırdı umutlar kanıtsız aşklar kayaların suyu ve gözenekleri kapalı ticaret yapılırdı sevdalarda.... üfledikçe büyüyen muhabbetler kırılırdı sokak arası figürlerde doğaçlama yapan acılarmı dersin yada küskün voltaların enteresan gezinmelerimi öyleside kandırırdı çocukları böyleside ve büyükler tüketirlerdi heyecanları.... şimdi renksiz özlemler iltica ediyor rüyalara gözleri kanlı ihanetler kentin yargıcını oynuyor dahası yıkılan her umutta bir ölüm geziyor sokakları arkası yarınsız piyes ve son nokta saklambaçtan kehanet.... |
vurucu bir cümleydi.