AHMED'İ BİLE BİLMEYEN VARMIŞ
“ AHMED “ İ BİLE BİLMEYEN VARMIŞ
Tanıştırdı bir dostum, “ Ahmed “ Bey ile, Ben de dedim ki ona” SENDEN BİR EVVELKİYİM “ . Uzun uzun düşündü, hükmü geçmedi dile, Hikmetli bir söz ettim, ama anlamaz beyim. Bön bön baktı yüzüme, suratı tuhaflaştı, Kaş göz işaretiyle, yardım istedi dostan, Çatıldı kaşları da, gözleri şaşılaştı, Görenler zannederdi, yeni çıkmıştı yas’tan. “ Yani “ dedi ve durdu, kekeledi, kelâm yok, Soruyorum ona ben, “ İlk Ahmed ismi kim di “, “ Ahmed “ dedim, “ Kim di o, bak Salât-ü Selâm yok “, Bilmiyormuş garibim, gel hayret etme şimdi. İsmini Ahmed koymuş, babasıyla dedesi, O mübarek Resulün adını yaşatmışlar, Kulağında durmamış, ezanla Ahmed sesi, Sırtını sıvazlayıp bu sürüye katmışlar. Ahmed, Peygamberimin, adıdır dememişler, Elli yaşına gelmiş, öğrenmemiş, sorup da, Doğur da sal sokağa, biz de böyle bu işler, “ Bir şeyler öğretelim “ deme kafa yorup da. Dostum da öğrenmemiş, bu yüce isim kimdir, Utanmadan diyor ki, “ Hoca, senden öğrendim “, Bunların biri memur, birisi de hekimdir, Onların hesabına, çok utandım ben kendim. Ahmed’den önce bendim, yâni ben bir İsâ’yım, Onu demek istedim, anlamadı nâdanlar, Lâtife boşa gitti, hem göğe uçtu sây’ım, Güyâ nükteydi sözüm, o hoşaftan ne anlar. İsa KAHRAMAN 01.07 13 |
Mustafa Göktekin tarafından 7/3/2013 12:20:19 AM zamanında düzenlenmiştir.