Ötanazi
dudaklarımda cam kırığı
kana bulanır nakaratında öpüştüğümüz şarkı ilk gün trenine yetişemeyecek kadar yorgun son gece trenini yakalayamayacak kadar bıkkın origamiden şiirler arabaların uzunlarında asfalta düşen karanfiller kentimin kendince mum kokusu denizden denize halılar üzerinde aşk dokusu birbirine benzemeyen insanları birbirinden ayıran ünlem işareti göğü delebilen kırlangıçlar dahil bilirler ki yolculuk yolun tahrip gücünü ölçmek üzerine kuruludur sunu repliğimi unuttuğum son sahne -doğaçlama- tifodan, dizanteriden ölmeyeceğiz biz çocuklar ruhumuzda yükselen gayriyaşamak binalar ve gidememek vuracak bizi |
her cümlen dolu dolu, bi tane boş geçtiğini görmedim..defter böyleleriyle güzel işte..