DOST DEMEM!
Dost demem ben öyle apansız,
Dost dediğin vurmalı arkandan, Hiç düşünmeden dönmeli ardını, Bir hışımla kaybolmalı mesela, Güç zamanlar gördü mü kaçmalı. Bir dostun görevi zindan etmektir hayatı, Esir eder seni, o kapar tahtı… Sevmeye tok olmalı bir dostun gözü, Nefreti sevmeli dost, kini sevmeli, Can havliyle uçmalı başka kollara, Üzmemeli onu yalnız kalışın, Gözlediğin yollara uğramamalı dost, Nasıl da bilir dostluğu dost, Su döktürmez eline, Ağır gelir fedakarlık vakur beline. Dost dediğin ağlatmalı istedikçe, Gözyaşlarına susamalı, kanını emmeli, Kucak açıp gel dedikçe, Gitmeleri sevmeli, Dört köşe olmalı yüz üstü kalmandan, Zevk almalı acından. Dost ile düşmanı ayıran birbirinden, Merhametidir düşmanın, Dostta ne arasın ki vicdan? Münafık olmalıdır dost… Dostu anlatan kelimeler kalır hep içinde, Aldırışsız kalır sözlerin, Kıymet verilmez kimi zaman bile, Şu sevgili dost tarafından. Dostu dost yapan namertliğidir, Daldan dala sekmelidir dost, Senin dalını kırıp da sekerek… Kadimdir de dost, Eskiden beri göz doldurur yanında, Ancak deruni bir eda olmaz kanında, Dostuna anlatır, dostuna sarılırsın… Bir de pek bereketlidir dost, Ne vakit yanındaysa paran olur cebinde… Dost kara günde yakamoz olurmuş, Dost denmez öylesine; Asıl o karartmalı hayatını! Dost dediğin habersiz komalı, Mesafelere göre sevmeli seni, Önce kundaklamalı, Sonra avlulara terk etmeli düşünmeden. Dost olmak kolay meslek değildir, Zordur, zordur kasaplıktan bile! Bir insan için bu yüzden; Dost demem ben öyle apansız, Dost dediğin yaşarken değil, Ölümde hatırlamalı, Peşinden bir daha unutmalı… Bana böyle anlatıldı dostluk, Ben böyle gördüm bir dostun sıcaklığını... Salih Duysak |