Biriken Yağmurlarda Yüzün
göğsünün en tenha sokağını keşfettim
tereddütsüz başladım ardına takıldığım rüyalara uymaya zehre şifa süt güvercinlerinin göğü bölüştüğü boyasız evlerle kurulu o sokakta, başıboş perdesiz bakışlarla gezdim tersten okunan kalabalık şarkılar kasedi durmadan boşa sarıyordu içim açılmadan susturdum sessizliği köhne günlerimizden mahcuptun yağmur birikintilerine yüzünü terk etmenden kaygılı ellerini gizlemenden tren yollarında biten ayrık otlarını temizlemenden belli ama yapma n’olur tren elbet gelecek ve o otlar bile sevinecek rahatlat ellerini sadece onların doğru yönü gösterdiğini bilerek yüzün hiçbir aynada veya hiçbir birikintide asılı kalmadıkça |