İlk Ağlamalar
o geceyi şöyle anlattı
sıkılarak günlük işlerimizi ciddiye alıyorduk çekin yazılması karşılığında prestij düşürecek kararsızlıklara sadece biraz nakit son verebilirdi saat on ikiye doğru hafifçe saçlarını büktü eliyle on ikide evine girdi orası kasvetli ve karanlık bir çatının alt katıydı odaların birinde kendi iniltilerini kendisi duyan yaşlı adama bir yudum su verdiler sepetin camdan yukarı doğru çıkmasının anlamı benim için kaçmaktı sadece kaçmaktı yıllardır yaptığım gibi kapı kollarına mutluluklar asmak ardındaki sürprizler le alakalıdır bazen içinden çıkıp giden sırların tavan yapmış sancısı azaplara karışır bazen uyuyamazsın çağrıldık zillerle veya kapı tokmaklarının kötü habercileri ile çatı aralarında unuttuğumuz ölüye bebek kaşığı ile ilaç verene de vermeyene de kızıyordu fısıltısız baş iki ayaklı duygusuzların bir çoğundan farksız hizaya gelmiş bir rastlantı ile buldum kendimi orada birazdan kapatacaksın gözlerini ve susacaksın aldırma ama ışığı indirme üzerimden niye korkuyor musun yoksa evet korkuyor çok korkuyor ve titriyordu kalbinden ötesini terk etmiş bir yolcu gibi göğsünün orta yerine dokunan elin sıcaklığına sokulup hayat buluyordu sanki o zaman ilk ağlamalarını yağmura adamış bir çocuğun babası olmayı hak ediyordun benim gibi sivriltilmiş kalemime kızan adam olma ihtimaline karşı ucu bitene kadar seni sevmeye hazırdım buzhane ve mezar ondan sonrası beni ilgilendirmiyordu inan ki. |