Kara gözüm hindibaŞiirin hikayesini görmek için tıklayın “Durağan kayboluşların demindeyim/
Bir pars ısırığı bu ten bulaşığında” Öykünür çocuklar; Kukuletaya iğne geçirmişler Sokaklara iterler bir kadını Cadı avında… Açlığın nefes borusu bu Akbabalar dört dönerken Biri kirazını çaldı fakirin Kara derisine bulanan/ Hırsızın kemiğinden kolye Hiç yağmurları kara orman Bataklığında… Bir tavuğa tahıl! Afrika bezinden çuha Büyümüş gözlerde gurur Baldırı örtmeye don lastiği İrkilmeye sürme çekti Kadın/hissiz boşluğunda… Sus dedi; Rahip zulunun inadına sus/ Susmak açmaz çiçekleri Aksine zehir solur orman Çamur biriketlere Ot bulunmaz Kurakta… Arılar emziriyor Sokak çocuklarını Kursaklarına direnç Ellerine emzik/ Yara siliyor sinekler Söz yarası/tırpan arası Kabuklu bir yemişin Son keyfindeler Sendeleyen kızlar Madam tutsiye Öykünüyorlar… Kara gözlü hindibalar Eğer yaşasaydı nazım Tüm aç korular orman Eşit olurdu insanlık Kendi kanından Sarhoşluktur Orman gülüne Sımsıcak ve esrik Karşılıksız sevmek lazım Be ey nazım.../ |
Eğer yaşasaydı nazım
Tüm aç korular orman
Eşit olurdu insanlık
Kendi kanından
Sarhoşluktur
Orman gülüne
Sımsıcak ve esrik
Karşılıksız sevmek lazım
Be ey nazım.../
Harika anlatımdı severek okudum
Yüreğine kalemine sağlık
_____________Selamlar