Bir Yılgınlık Tantanası
Öyle geç ki sokağın ayazından
görmemiş gözlerin ışığı olsun ne bir yılgınlık izi ne bir aymazlık tizi uzayan yolların sızısı olsun... hani! aylak çerçi geçişlerin vardı döndünse ne oldu buralar iklim muştularını gölgeleyen güneş ellerinde zaman oyukları genişledi obruğa döndü bakışların ne bu iklime yâr oldun ne iklim sana kâr yine baykuş telaşı var gözlerinde isli bir lambanın kaçıncı aydınlığı kaçıncı ölümü gizler bu avlu kime iz olur bu soğuk neyin ahıdır bu yoldaşın bilinmez... bilinen o ki ellerine ekmek bulaşmayan çocukların kara dilim bir öfkeye ayrılması sanki bir tarlanın son nadası avurtların içmeye istemsiz kasılması... demem o ki bu bir yılgınlık tantanası |