1. Adam: Lan burda biri var. 2. Adam: Durun anlarız şimdi. 3. Adam: Neyini anlıycaz la. 2. Adam: Hişşt lan korkuluk musun yoksa mezar taşı mı? 1. Adam: Sana diyo la sağır mısın? 3. Adam: Dilin mi yok lan şebek! 1. Adam: Hepte bize denk geliyo böyle naneler. 2. Adam: Birader bi baksana bana. Aha baktı la sağır değilmiş. 1. Adam: Kardeş kusura bakma ama seni biraz dövücez. Poyraz: Dövün canınız sağolsun. 3. Adam: Aha dili varmış la. 2. Adam: Deminden beridir durmadan sigara içiyosun, sigara versene la bize. Poyraz: Sigara vermem. 3. Adam: Paran var mı? Poyraz: Yirmi lira param var alın, gidin. 1. Adam: Sigarayı da ver. Poyraz: Onu vermem, o şimdi bana lazım. 2. Adam: Manyamış la bu. 3. Adam: O zaman seni dövücez çaresi yok. Poyraz: Dövün canınız sağolsun...
İhtiyar: Lan, noluyo lan orda. Dağılın lan. 2. Adam: Kaçın lan biri geliyo. 1. Adam: Sigara paketlerini alamadık lan üç paket var birini bile alamadık açmıyo ki elini. 3. Adam: Tamam lan boşverin kaçalım. İhtiyar: Şerefsizler sizi, dağılın lan. Allah’ın belaları sizi... Delikanlı ne yapmışlar sana böyle yav. Burnun kanıyo. Off kaşın da açılmış. Ee be yeğenim ne işin var akşamın onunda on birinde mezarlıklarda tek başına. Burnun Kötü kanıyo ha. Dur bi çabut mendil vardı biraz kirlidir ama artık umursamıycan o kadarını, gerçi senin haline bakılırsa sen zaten hayatı umursamıyo gibi duruyosun ya... O kadar dayak yedin oturdun hala karşıya bakıp sigara mı içiçen böyle? Ne işin var burada? Napıyorsun tek başına yeğenim? Konuşmayı mı sevmiyosun yoksa kendini bu ölülerin arasında ölmüş mü görüyorsun? Canlıysan konuşacaksın, konuşacaksın ki zaman geçsin. Ben hep konuşurum hem de kendi kendime. Napıyım yalnızım, tanıdığım yok zaten deli diyorlar bana, berduş diyorlar. Pis kokuyomuşum ben. Çocuklar da hep korkuyor benden, anneleri yanımdan geçerken tembihliyorlar bundan uzak durun diye, kendileri de tiskinerek bakıyorlar suratıma. Olsun ben gene de çocukları çok seviyorum. Ama yeğenim senin kaşın maşın hep kanıyor yav durmuyo bastır şuralara iyice. Adın ne senin? Buraya bi kolye düşmüş senin mi? Kolye değilmiş bu künye bu. Piyade komando öyle mi. Ee o zaman sen demin haybeye dayak yedin öyle mi? Bu kadar mı yoruldun yaşamaktan? Yorulduysan kötü. Bi de susuyosun sen o daha da kötü. Susuyosan aşk acısı çekiyosun orasını anladım. Anladım da bu mezarlık ne iş onu anlamadım. Yoksa sevdiğin kız öldü mü? Bu mezarlıkta mı? Niye hep aynı noktaya karşıya bakıyosun? Hadi konuşalım biraz. Olmaz mı? İsmini künyede çizmişsin ismin ne senin yeğenim? Poyraz: İsmim yok. İhtiyar: İsim olmadan olmaz ki. İsmi olmayanın cismi olmaz ki. Bak benim bile bi adım var. Deli Hasan diyorlar bana. Poyraz: İyi sen de bana esmekten tükenmiş poyraz de gitsin. İhtiyar: Zamanında çok esmişsin o belli, belli de tükenirsen olmaz poyraz. Poyraz: Tükettiler ihtiyar. İhtiyar: Kimler? Poyraz: İnsan sınıfına geçenler de geç. Kimler olduğu kaç yazar ki? İhtiyar: O öldü mü? Poyraz: Kim? İhtiyar: O işte, şey yani sevdiğin kız. Poyraz: Allah korusun. İhtiyar: Allah korusun tabi de o zaman sen ne arıyosun ki burada? Poyraz: Poyraz olmadan önceki beni arıyorum. İhtiyar: Poyraz olmadan önce sen kimdin ki? Poyraz: Bilmiyorum. İhtiyar: Neden hep karşıya yolun öte tarafındaki bi noktaya bakıyorsun. Yoksa sevdiğin kız o evde mi yaşıyor? Ama o evde hiç bi ışık yanmıyo ki. Orada otursa bile ne farkeder ki? Evin ışıkları sönük. Ya evde yoklar ya da çoktan uyumuşlar. Poyraz: Ne farkeder? İhtiyar: Yani onu görme ihtimalin hele de bu saatte hiç yok ki. Boşuna bekliyorsun. Poyraz: Sen benim gözümle oraya baksan onun o balkondan bana baktığını bana gülümsediğini görürdün. Sen benim gibi hiç sevmedin ki ihtiyar. Birini sevdiysen bile kendin gibi sevdin. Benim gibi sevmedin ki. Benim gibi yüreğin parça parça doğranmadı ki. Irmağa defalarca bakıp kendi gölgeni defalarca boğmadın ki. Sen hiç susmamışsın ki. Sen hiç benim yerime geçmedin ki. Git başımdan ihtiyar. İhtiyar: Demek bu kadar yani mezarlıkta oturup, manzarası mezarlığa bakan bir apartman dairesine sabaha dek bakacak kadar çok sevdin öyle mi? Onu görebilme ihtimalin hiç yokken bile oturmak istiyorsun öyle mi? Poyraz: Öyle. İhtiyar: Bu kadar severken neden ondan ayrısın? Poyraz: Onu Allah’tan istemeyi beceremedim ben. O yüzden de Allah onu benden aldı. O hep hayırlısıyla olsun, nasipse olsun inşallah diye dua ederdi. İhtiyar: Sen nasıl dua ediyordun, etmiyor muydun? Poyraz: Ediyordum ama yanlış ediyordum. İhtiyar: Nasıl? Poyraz: Allah’ım hayırsızsa da onu bana yaz, nasip değilse de onu bana nasip et dedim hep. Çünkü onu hiç kaybetmek istemedim. Günaha girsem bile onu kaybetmekten korktum. Ama işte yanlış dua etmişim. Allah aldı onu benden. İhtiyar: Peki ikinizde hayattaysanız, birbirinizi seviyosanız tekrar bi araya gelme ihtimaliniz yok mu? Poyraz: Bilmiyorum ihtiyar. Ben hiç bişeyi bilmiyorum. Allah’tan istiyorum artık. Gerçi geç kaldım ama onu kaybedince anladım böyle olması gerektiğini. İhtiyar: Peki o da seni bu kadar seviyor mu? Poyraz: Önceden seviyordu. İhtiyar: Şimdi? Poyraz: Şimdi bilmiyorum. Çok kızgın bana. Belki de kırgın. Belki de küskün. Belki de sevgisi azalmıştır. Belki de bir başkasını seviyordur şimdi bilmiyorum en son başkasını seviyorum artık demişti. Bilmiyorum ihtiyar ben bi bok bilmiyorum. Bildiğim tek şey her şeyin bombok olduğu. İhtiyar: Bu şarkı ne, bir çapkına vurulmuşum diyor? Poyraz: O bu şarkıyı dinlerdi. İhtiyar: Kaşın da başın da hala kanıyor. Poyraz: Kanasın. İhtiyar: Acımıyor mu? Poyraz: İçim acıyor ihtiyar. Şuram şu sol yanım sanki birisi oraya durmadan kızgın yağ döküyor bıçak saplıyor çeviriyor. İhtiyar: Ama böyle de yaşanmaz ki. Poyraz: Yaşamak istemiyorum ki. İhtiyar: Ama bak yaşıyorsun işte. Poyraz: Onu belki görürüm yaşarsam. İhtiyar: Hiç gördün mü yakın zamanda? Poyraz: Dün gördüm şu aşağıdaki durakta oturdum onun gelmesini bekledim. Geldi. Arkadaşı otobüsteyken beni gördü ona söyledi. O da nerde dedi. Arkadaşı da durakta dedi. Dudaklarını okudum. Sonra indiler önümden geçip eve gittiler. Ben hemen koşup buraya geldim bi umut işte belki pencereye çıkar beni durakta gördü ya buraya geleceğimi düşünür de bakar diye buraya koştum hemen. İhtiyar: Çıkmadı mı pencereye? Poyraz: Çıkmadı. Çıkmasın ben bekliycem. İhtiyar: Ama böyle ömrün benim gibi boşa geçer sana da sonunda deli derler. Poyraz: Boşa geçsin ne var? Benim de ömrüm boşa geçsin. Deli desinler bana da. İhtiyar: Benim hiç kız arkadaşım olmadı. Senin gibi gençken bi geneleve götürmüştü beni teyzemin oğlu orda ki karıya aşık oldum yani aşık oldum sandım. Bi daha onu hiç görmedim zaten bi daha da teyzemin oğlu beni oraya götürmedi. Poyraz: Kusura bakma ama ihtiyar kimsenin hayatını dinlemek istemiyorum. İhtiyar: Ne istiyorsun peki konuşmadan zaman geçmez ki? Poyraz: Geçmesin. Yarın olunca ne olacak ki? Ben gene burada olucam. Benim için zamanın önemi yok. Sen de git ihtiyar. İhtiyar: Peki Poyraz. Sana iyi nöbetler. Poyraz: Git ihtiyar sadece git. Git beni şarkım, sigaram, gecem ve kendimle rahat bırak. Herkes rahat bıraksın beni. Aynı bu mezarlıktaki tüm ölüler gibi hiç bişey sormadan ev sahipliği yapsınlar bana. Soru sormayın bana yanlış cevaplarım. Konuşturmayın beni ağlarım. Allah’ım beni öldür onun kalbine göm. Bana onun kalbinde can ver Allah’ım. Mezarlıktan onun penceresine onun balkonuna bakmak bile beni mutlu ediyor. Bana onun gözlerine bakmayı da nasip et. Bana onu hayırlısıyla nasip et Allah’ım.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Mezarlıktan Onun Penceresine şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Mezarlıktan Onun Penceresine şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.