Mezarlıktan Onun Perde Çekili PencerelerinePoyraz: Ben sevdiğini bırakıp gidecek adam mıyım ihtiyar? Ben kadere razı olacak adam mıyım? İhtiyar: Değilsin yeğenim lakin elinden ne gelir ki? Poyraz: O yüz defa gitsin, bin defa git desin. O doğmamış çocuklarımıza isim bile koymuştu. Kaç gün oldu ayrılalı; yıllar gibi geldi, beni dilim dilim parçalayıp da geçti. İhtiyar: Senin işin olmaz bir iştir bundan sonra yeğenim. Poyraz: Allah isterse olmaz bir iş yoktur ihtiyar. İhtiyar: Dönülmesi mümkünsüz yollara atmışsınız ama kendinizi. Poyraz: Vakti zamanında bana verdiği sözler hatırındadır biliyorum. O benim doğacak çocuklarımın anasıdır. Ben hep bekliycem ihtiyar. Hayatımı sildim, önümdeki yarını hiç düşünmez oldum. Yiğit adamın sevmeyeni çoktur ihtiyar, bizim de sevmeyenimiz çoktur. Lakin hiç aldırmıyorum. Ne zamanki o gitti ciğerimden vurulmuşa döndüm. Günler geçti, aylar geçti ne unutabiliyorum ne vazgeçebiliyorum ne de bu duruma dayanabiliyorum. Bana bi hal oldu, içime bi ateş düştü söndüremiyorum. Ben onu burda hep bekliycem. Başkasına gelin de verseler onu bir gün ben gene burda olucam. Kavlimiz böyle değildi. Üstümüzde bi karış toprak bitse de birbirimizi bekliycektik. En son konuştuğumuz gün boynu bükük gözü yaşlıydı. Bu işte kendi rızası var mıydı? Doğruyu demedi bana. Ben yenmiycek sözleri onun için yedim. Bana kalbinden gelenleri demeliydi. O laflar o son söylediği laflar onun ağzının lafları mıydı? Yüreği de aynı mıydı? Ben çok acı görmüşüm ihtiyar lakin en dayanılmazı bu oldu. Belimi büktü, ocağımı söndürdü. Artık onun karşısına hiç çıkmıycam ama burdan hiç biyere de gitmiycem. Allah onu mesut eylesin, onun acısını göstermesin bana. İhtiyar: İyisin hassın da böyle yaşanamz yeğenim daha çok gençsin. Poyraz: Dünya bi başka olmuş ihtiyar. Sözüne güvenilir kimse kalmamış. Bana tutamıycam sözler vermişim dedi. Bizim vaktimiz geçmiş, dalımız kurumuş dedi. Doğru mu dedi yalan mı dedi bilemedim. İhtiyar: Kısmet. Poyraz: Bu kısmet değil ihtiyar. Bu kahpe bi oyundur. Keşke askerliği bırakıp hiç gelmeseydim. Onu hiç görmeseydim. Oralarda ölseydim. İhtiyar: Yiğit adam hemencecik ölüme sığınır mı yeğenim? Poyraz: Ne yapıyım ihtiyar? Ben o kadar yokluğa, fakirliğe, acıya, olmaz işlere, yenmez laflara onu düşlüyerek dayandım katlandım ihtiyar. Gün olur biz de eller gibi yuva sahibi oluruz dediydik. Susmam, kaybolmam lazım ihtiyar. Yoksa insan içinde rezil olurum, dayanamam kaçırırım onu kötü olurum. İhtiyar: Zorbalık sen gibisine yaraşmaz doğru. Allah’tan ümit kesilmez yeğenim. Poyraz: Gün gene sabah oldu ihtiyar. O kimindi kimin olacak? Artık kaybolmak zamanıdır ihtiyar. Her şeyi içime atıp kaybolma zamanıdır. Kara bağrımıza vuracak taşları arama zamanıdır. Biz kötü bi oyuna geldik ihtiyar. Bizi onun ablası kötü bi oyuna getirdi. Bizi kötü yaptılar. İhtiyar: Yazgıdan başkası olmaz yeğenim. Yüreğine taş basacaksın çaresiz. Poyraz: Acı dindirecek taş var mı ki? İhtiyar: Bulunur yeğenim. Poyraz: Bulunmaz ihtiyar bulunmaz. Ciğeri parça parça bi adam yaşar mı? Yaşamaz. Onun ablası kıyafeti kadar müslüman olsaydı sevenlerin arasına girmezdi. İhtiyar: O da belki de kendince kardeşine iyilik etmek istemiştir yeğenim. Poyraz: Essahtan müslüman olsaydı, essahtan kardeşini düşünmüş olsaydı kardeşinin gönlünün olduğu evlenme hayali kurduğu adamı kötülemezdi, aramıza girmezdi. Çekilirdi aradan. Kızın beynini yıkamazdı, onu evden kovduracam diye tehdit etmezdi. Bizi şeytan oyununa getirdiler. Bizi birbirimize düşman ettiler. Şimdi o beni görse düşmanına bakar gibi bakar benden. Biri benden bahsetse en başta o kötüler o karalar beni. Her gün her gece dua ediyorum Allah’a zamanı geriye alsın diye. |