Saldırgan Taşlıklar
Saldırgan Taşlıklar
yılgılık külleri avurtlarında ağrıdır sağmalardan ve sağmacılardan geçince perdelenen ölümlülerin aşktan aldıkları yalnızlıkla sarılmış tütünlerin katranıdır çılgınlığa bırakılmış sütlerin gölgesine bakarak kamçılı bir rüyaya yatırılır güzel atlar güzel çocuklar ise sonsuz bir uçuruma sahi ne zaman yağmur yağsa aldanmalar durağında bakışı kuru şehre daima küs birileri bekler şaşkınlıktan aldığı ödevi tamamlamaya bacakların bol olduğu yere gönderilirler ülkeler ekmek gibi bölünmeye hazırdır toprak düşününce kaç et eder (siyasetten yorulmuş kuşlar bilir bunu yalnızca) karnı gittikçe büyüyen denizlerin ne zaman boşalacağını bilmez depremler yüz hatlarında yenilmiş bir asker taburu taşıyan babalar ve ceplerinde kesiciler gecenin bekareti için yarışa girerler orada anaların tütsüleri ve ağıtları medya için reklama girer -kafiyeden bol şey yoktur yarınlarda sefil baloncuların şişkinliği ödenir nefessiz kalan mektupların yalımıyla- hangi fala bakılsa uzun bir yol zıtlıklarla sabır denenir keçiden hikmet bulan yılandan kelimeler ürettikçe sabahları çöpçülerin uykusu biraz daha tiren bulmak için gitmeler biraz daha erken filme verilir ana renklerde çaresizliği anlatmayın, anlatmalar bitik mezarlar için de eskidir. garip kitabın baskısı çıkmaz ara sokaklarda fahişelerden nabız alan hüzün kalp masajı yapmanın önemini vurgular çiçekler bankalardan önce soyulunca akşam hangi şiiri götürsem diye düşünenler vardıkları yere boşluk diye seslenirler aynalar nedendir geçmiş zamandır her ân kırılmadıkça ölmeyen hayat nasıl yetişir? Payanda |
çok tebrik ve saygımla