Ey ölüm hoş geldin!
Benim umutlarım, hayallerim, yarınlarım vardı
Tükenmek bilmeyen sevdam vardı. Rüzgara göğüs geren mum gibi Dokunmak vardı titrek bir elle Sevgiliye Gülün nazına bırakacaktık hayallerimizi Uzanıp rüzgarın kalbine Hırçınlığına tutunacaktık. Düşen ilk damlasıyla gözyaşımın Dudağına değecektim yarimin Yüreğim göğsünün üzerine düşecekti… Uzak diyarlara demir atacaktım gözlerinde. Kül olacaktım sözlerinde… Aciz kalacaktım dökülen nağmelerinde Çaresiz kalacaktım türkülerinde Yok olacaktım bakışlarında Yaşayıp görmek vardı. Gerçekten çok şey mi istedim? Tenimdeki anlamsız titreyiş, hoş geldin. Nasıl ve nerden geldin? Bir haber uçursaydın gelmezden evvel. Bir adım önde dursaydın da cemalin göreydim. Ey ölüm hoş geldin! Bardaktan dökülürcesine yağan yağmurla Havanın griye çaldığı bir anda Sinsi, hain, ve bir suikastçı titizliğinle Hoş geldin… İbrahim Halil ÖZLÜ |