Kendi İçine Düş
değişerek bir kaç basamak daha ilerledi
aynası doğmamış yazın oyunlarına kızıp kendini ait olduğu yere götürmek istiyordu durdu yüzü bir istasyonda fakirce belirdi hiç kimse buraya kadar gelemez rüzgara dönük yapraklar çevirdi demini harfler seçilemez kadar hızlı daha hızlı sayfalara ulaştı ve biraz daha uzakta kalan demini topladı yalnızlıklar kendi içine düş sonsuz muyum maymunlar filler falan haydi şimdi gidelim kırlangıçlara ağaçlara ulaşalım yapraklara falan delirdi on altıncı devir gotik yağmuruyla keskin bir şarap şişesinin anlattığı garip dinleti önünde masası lambası ve ateşi ile camsız pencereler yarattı kendine hayır ne olur yalnız bırakmayın beni hiç bu kadar üzülmemiştim insan olduğumdan beri kızdılar azarladılar burası dünya değil sevmek akıl almaz bir ölümmüş meğer üstümde nehir suları toprak olmak ne garip. |