AHHH! YARAM...
Bugün seninle bir nehir kıyısına gittim.
Dalları suya değen selvinin serinliği sarmalarken bedenimi, Hüzünlü bir türkünün nağmeleri bana seni anlatıyordu. Aklıma düşünce sen, böyle ıssız,böyle sessiz, Böyle sadece sen olan buraya sığınıyorum. Sanki sen hep ordaymışsın gibi, Sana varmak ve selvinin dibinde, akan suya seni anlatmak istiyorum. Tanık oluyor, selvinin herbir yaprağı ve nehirin her bir damla suyu, Onlara sevdamı anlatırken, Yüreğimde akan türküleri yele dinlettiriyorum. Olur ya,belki kulağına bir nağme çalınır da, Yönünü çevirirsin bana doğru diye. Oyy cano! Bu yüreğimdeki yara hep kanıyor... İyileşmesini istemediğim öyle bir yara... Kanadıkça yüreğimdeki sana, hayat olan yara… Öyle ki, seni sensiz yaşamak varlığımın tılsımı oldu. Ne bendesin ne de benden uzakta. Yok oluşların diriltirken, gelmelerin öldürüyor can. Beni en çok Türküler vuruyor… Öyle sensiz, öyle çaresiz, öyle hasret kokan türküler… Kendimi bildim bileli hiç pembe hayallerim olmadı, Seni tanıyıncaya kadar… Düşler kuruyorum sensiz ama seninle, Tüm evren mutluluktan açan çiçeklere bürünüyor… Ve bulutlar onlar için damlalar serpiştiririken, Evrenin tüm renkleri gök kuşağında raks ediyor yağmurla, Seni seyrediyorum o cümbüşün içinde. Güneş olup gülümsüyorsun bulutların arasında, Ve saçlarımı okşuyorsun merhametle… Sonra bir çiçek olup buram buram kokuyorsun, Bir yağmur oluyor, yüzüme dokunuyorsun, Rüzgarla, renklerlerin altında dans ediyorsun benimle… Offf! Mutluluktan ölebilirim… Ahh! Yaram… Ahhh! Sızım sızım sızlayan yaram… Ahhhhhh! Ateş olup yüreğimi dağlayan… Rüzgarım, güneşim, yağmurum, toprağım… Nefesim, can kuşum… Seni sensiz yaşamak… Amansız, zamansız yağan bir yağmur gibi… Sensiz sende ölmek… Sensiz ölmek… Ne zormuş can, ne zormuş... remzihan |