SENİ SANA ANLATABİLSEYDİM
Seni anlatabilseydim…
Sessizce güne düşen güneş kıskanırdı, Varlığının, içimde batmayan tek ışığın sen olduğundan. Suskun ama en gizli kelimelerle canda haykırışlarıma Rüzgar hırçınlaşır, deniz tufana dönerdi. Yokluğunda yüreğimin yağdırdığı göz yaşında Bulutlar kıskanır, gök yıldırımlara kesilirdi. Canın varlığında eriyorken yüreğimdeki karlar, Ilgıt ılgıt bir serinlikte mecnun dolaşır. Uykularımın semaya takılı salıncağında, Yüreğim canda kanatlanır, dolaşır tüm evreni. Hapsettim varlığımı, yüreğim mahpus canda. Katmerleşen gül, diken olur yar sinesinde. Seni sana anlatabilseydim... Türküler kısır kalırdı anlatmada sevdamı Hicaz makamında çalınırdı yazılan tüm şarkılar. Böyle mahzun böyle çaresiz akmazdı zaman. Sabahlar gecenin karasında ağarmazdı. Seni ızsız yollarda aramaz, ağaçlara sen diye sarılmazdım. Gözlerim böyle küskün bakmazdı güllere... Karanfil kokulu çay böyle üşütmezdi beni, Şiirler böyle canımı yakmazdı... Ağlamazdım eski bir Türk filmini izlerken, Sana ve bana dair acı senaryolar kurmazdım. Susmazdım, yüreğimi sağırlaştırmazdım... Üşürken sana, beton duvarlarda ölmezdim... Seni sana anlatabilseydim... Seni anlatabilseydim eğer... remzihan |