Turuncu Masalgüneşin doğurduğu ilk selamın adını vermiştim yüzüne de/ki merhabaydın aşka -I- öl keke öl sen çalınca tutuklu kaldı gökyüzü susmaya gördü can çığlığı nağmeler asıldığı arabesk sokaklarda abdal olmaya çalışan sarhoş aptal her kadehi vur dibine şimdi hakkımca sarhoşluk doldurdum ceplerime -II- artık şiirlerini s/atan parmaklarımı kırıyorum bir eski çok yeniyi götürdü düştü kalemimde silince seni başa dönüyor alık zihnimle sancılanıyorum hüzne bulaştı şiirlerim sabıkan kabarık sicilimde giderken kaça bölebilirdin beni kırık ayaklarımdan kaça/k oysa git demiştim sana git gitseydin yeniden açardın ay boylarında bir gece yıldız koparıp süslerdim saçlarını yakamoz kondururdum gözlerine ve aşkı yanaklarına sürerdim hep rüyalarımda sen almayı seçtin acımı alıp tekrar tekrar vermeyi elime almayı seçtin zümrüt-ü anka yanımı ve bir çocuğun hayallerinde turuncuya boyamayı masallarını -III- sana küseli eylülle oturuyorum kıskandım mı bilmem kokusunu en çok denizi severdin bense yalnız hüznü yokluğunda odamda savrulmuş hazan yapraklarım süpürmüyorum bir mutluluğa kokunu asıyorum duvara ne zaman kanatsan yaramı cam buğusundaki mektubum gecelerin yine soğuk yoldaşı üfleye üfleye okuyup ağlıyorum kendimce yaşıyorum acımı gizlice -IV- bu sabah uyandığımda olmayacaksın evren sorgusuz yalnızlığını iliştirecek yatağımın kendini bilmez yanına bilirsin kör kuyuda bekleyiş geleceğini düşünüp gün çizmekmiş duvarlarına kaybolmuş kızın saçlarını taramakmış okşarken karanlığı sormayacağım neden ölü zamanlar hatırına dirilme artık kefen kınası sürüldü alnına aşkın avuçlarında toprakla doğdu ayrılık şakakları ağarmış yorgunluk mimli kaderine dost kaldı ihanetin gözlerin b/akarken bana yüreğin gidişi intihardı denize |