ince"sus, konuşma!" diyen bir akrep ısırıyor dilimi ! -susarsam anlar mı? -an’larsa sus’arım... benim kelimelerimin ucu bucağı yok joêlla saplantılı bir aşk yaşıyorum üzerimden geçen katilim olan vagonlara ses çıkarmıyorum raylara yapışan etimden bihaberim az önce annemin ördüğü saçlarımı dağıtıyor rüzgar ağlamak için boğazıma geçiriyorum tırnağımı sesim çıkmıyor bağıramıyorum duy beni joêlla ! ellerime bu kadar dikkatli bakmamıştım kavak ağaçları kadar uzun tırnaklarımda renkli ojeler solmuş ince bir şerit kesiyor rüzgarın önünü gözlerimden geçiyor bahçeler boyu uzanan yeşillikler "sarısı bir başkaymış çiçeklerin" artık papatyaları sevmiyor alıp saçlarımın arasına takmıyorum t-b-akamıyorum joêlla... Duvarda ki resim diyorum joêlla bir kadının çıplak beyaz bedenine dökülmüş saçlarının her bir teli sıradışı bakışlarından kaşına değin uzanan yara izi her rüzgar estiğinde şamdanda duran muzip bakışlı kırmızı mum kasıklarına damlarken acı bir gülümseme peyda oluyor dudak yanında duran gamzelerinde ... az sonra kabus bitecek biliyorum olgunlaşmamış erik çekirdeğini ağzımın içinde parçalarken kızacağım dişlerime pelesenk olmuş dilime bulaştıracağım akrep zehrini susacağız hep beraber önce papatyaları ezeceğim ayaklarımın altında sonra gözlerim ölecek ağlayarak sonra da parmaklarım susacak ilelebet sus kalan günün ertesinde rüzgarın bakışları arasında kebelekler yatacak musalla taşında ... |
olgunlaşmamış erik çekirdeğini
ağzımın içinde parçalarken
kızacağım dişlerime
pelesenk olmuş dilime bulaştıracağım
akrep zehrini
susacağız hep beraber
önce papatyaları ezeceğim ayaklarımın altında
sonra gözlerim ölecek ağlayarak
sonra da parmaklarım susacak ilelebet
sus kalan günün ertesinde
rüzgarın bakışları arasında
kebelekler yatacak musalla taşında
TEBRİKLER.SELAM VE SAYGILAR.