isimsiz mezarlarAdım adım yürüdüğümüz Bu dağlar, bahçeler, ovalar Türlü türlü yemişler, çiçekler, salkımlar Nerede o kanadı rengarenk Uçuşan, ötüşen, böcekler, kelebekler, arılar Hani o dallar, o yapraklar O endamlı, vakur duruşlar Yeşilin bin tonuyla bezeli esvaplar Benliğimize nükseden Derin derin soluduğumuz saf nefes Heyhat, şimdi Sakin, suskun, çırılçıplak kaldılar Gün doğumu, gün batımı nerede? Nerede yaldızlı, yıldızlı geceler Akarsular, dereler, tepeler... Yolunu şaşırıp, örselenen Koşuşan, uçuşan, kaçışan(!) Kozalaklar arasında feryat edip, Birden bire susuverdi çığlıklar Ahh kalbim, vicdanımın sesi ah Hezeyan, kördüğüm Üstelik alev topu sarnıçlar Kurşuni bakışlı, öyküsü bitmemiş, soluksuz can çekişen Tabiatın ölü bedenine kefenlenmiş Tütsülenmiş et kokulu İsimsiz mezarlar |
yükü altında
harika bir gönül sesiydi şiir dost
kutlar esenlikler dilerim...