Özlemden Sonra 10- İstanbul / g-Halam“ebem sağ mıdır ki bi da görebilcen mi ki.” “dedem” “gardaşım” “halamı birine verdiler mi ki düğününde oynayabilecen mi bari köyde olaydım düğününde olur olmaz birine verdirtmezdim ırazı gelce(ği)m biri olursa amenna ya da “atbaşı” dutardım hiş değilise, meccane vercek değilizya ürüüsüm böyle hemi de böğüne kadak alınandan fazla bitecik halam valla çobana yabana verdirmen emme eyi biliyon kim olu(r)sa ossun köy yerine varırına varmaz emme ben atbaşı paramı alırın köye varsa bile okumuş mamir biri olu(r)sa bu “eski köy adeti”nden cayarın, mamirden başlık isdense bile ayıp olu valla emme halam benim hediyemi ayırır sağolsun beni bek sever ne de olsa ilk yeğenin ya evde böyük evde yalınız odlumuydu beni ünner beni hep guca(ğı)nda yatırıdı gece boyu üsdümü örter üsdüme titrerdi zavallı; heş deği(l) mamir birine varı(r) da…. köyden file ğederse gurtulu ğede(r) …………. mamir birine varı(r)saa beni yanında götürüp okudacağıdı ya gocası olcak şey beni isdemezse şe(hir)erli olu(r)sa isdemez tabi, hiş değilise ilk sene uzak durmalı ne de olsa -cicim ayları- ha! n’olur tecil ederin bi tahakı seneye o arada ağzında girer burnundan çıkar kendime mut ederin enişdeyi evelallah ha okumuş mamir, ha şeherli gafaları bek basmaz ketempereye getirin evelallah i(n)şallah emme hiç isdemezsee ………. valla o ğözellikde biri kocasına isdediğini etdiri akıllı, cazı , uzun saşlı, upuzun boylu, halam gibi biri olsa valla gaçırman ya da gaçırın valla o’nun gibi biri az bulunu o civarda “ay parçası” derdi dedem bile kövün en gözeli emme halam.. hani Allahın işi-ğücü yoğukana özene bezene yaratmış derler ya ta öyle, halam bidene gıralıça hele gözleri, bi ğözleri varıkıı değme dünya gözeline daş çıkartdırı kayınat gözeli desek yalan deği valla yanı ay parçası el hasılı kelam; halamı alan yaşadı öyle birini alsam gayınıma geli-ğeçer atbaşı verin.. gerçi köyün bütün deliğannıları hep onun hayalını oğşayo(ru) emme halam heş birine gulağ asmazdı assa bilmen mi bizim evin yolundan sağa-sola, olmadı aşşa-yokara halam uçu geşdikleri bellim bellim besbelli damımızda, pençeremizde bütün genşlerin gözleri emme o; onnarı ğördükçene, yaka silkerdi burun gıvırı(r), gafasını çeviridi hazzetmezdi heş birinden huysuzlanırdı, sinirlenirdi, öyle zamannarda yerden bi daş alıp da adamın gafasına yandırasım gelirdi hatda bi keresinde de halı dokumaya gelennerden biri ismi ilazım deği(l) hinci yaş tahtaya yan bastı belli ga(y)ri ya agasından nekdip getirdiydi ya da ne dediyse bilemecen hinci halam bi aksilendi, gözlerini bi çelertti kii; “-bak bacım böyle şeyler getirmeğ uçu geliyosan bi ta gelme” dedi hinci saçını başını yolcak deye ödüm sıtdı köpürdü de köpürdü, o an halam gözümde dev gibi böyüdü net(i)çede ne o ğız gakıp-gedebildi ne de bişiy deyebildi, öylen ekme(ği)ne bile gakmadılar ağşama ğadak gakmamaca halı dokudular birbirlerine vuruyomuş gibi kirkit vurdular, atkı atdılar, “işde” dedim “işdee” bi adamın alca(ğı) gız böyle olmalı at gibi kişneycek, emme çitme de atacak yerine ğöre guyru(ğu)nu tozutacak binerken de yanında gezdiriken de ille at, hemi de Kekliğoğlunun gelin alınan “ak at” gibi.. ben alıkana bakacan halam gibi mi.. tamam sırf zenginler deye onnara varacak herkeşin getirdiği nekdibi alcak bana gel deyene gaçacak değil ya hemi zengin olsalar n’olcak gız’ca(ğı)z oğün gakıp gedemedi emme ertesi ğünde ğelemedi bit aha da o dallara basmadı zavallı zengin gısmının kendileri deği ki, işleri zengin valla görmeyon mu, çoluk-çocukları daha zabahın zeherinde kimi sürünün peşinde kimi çiftin gıçındalar garıları demişsin, eğile-eğile ahır-hayat, süpürcez, süt sağ(a)ca(ğı)z deye gasgambır galmışlar, uyku yok, dünek yok el içine çıkıvıcaklayın üst-başları yok get neneyen ellere ğalsın zati o halıdan keyri de ebem evden halıyı galdırdı bi ta(ha) da eve halı zili basdırmadı tabi ne de olsa dedemgilin halları-vakıtları eyi.. gıyametden beri halı dokuyannarı görmüş kiminin çatısı bozulmuş, kiminin elleri çötümüş kimi gambır, kimi yampiri, kimi dünyasından bezmiş, kiminin kendi-kendine olmuş-getmiş çoluk-çocukları halam hayat süpürmeye file gaksa, ebem süpü(r)tdürmezdi ki ne onu (y)okarı savar, sonura da o değilden aşşadan ünnerdi anama “-gelin beri baaak, … sen bu hayadı heş görmemin gız-gızım” yazzık anamın “-edemen” “-ıccık da gızın etsin” deycek halı mı varıdı elindeki işi gaydı bırağır ebişir emer gardaşımı ya da bize “bakalag olun” deye goyvuru hemen aşşa seğidirdi halam düğünnerde-bayramlarda filen keyinsin de bi çıksın soka(ğı)n gatına her yerden fark edilidi valla, o boy-pos, o endam herkeşin yüzünün döndüğü yerin tam hak ortasında halam! yanında artisler halt etmiş bana aldırmazlardı, hıyarlar benisem herkeşe dik dik bakar yeycek gibi bakannara teker teker söğerdim o yüzden keleklerini doğrar armıtlarını silkelerdim ..ına ğodumun döllerinin adımı -nakıs-’a çıkartdılar şeyimden aşşa gasımpaşa de! onu decem, köydekinnerin hepiciğine depeden bakardı alçaklarda eğleşmezdi deği yaddan yabandan, köyden gelen dünürcülere bile bi “-hoş geldin” bile demez, yüz vermez, yüzlerine ğülmez çay-gayfa eletmez, hızmat etmez kimseye “-yaşım da(ha) güçcük benden böyükler duru(r)kana” deye geri çeviri(r)di “-gıı gocaya varmayon mu” deyennere “-goca goca daş düşsün depenize” derdi Müslüğ Ebe bi tefasında bize ğeldiydi ona neyise “-gelen geden yokmu gayrııık” deyince ebem “-olmamı ay gelin bobası da verimker emme bizim abıla kimseleri beğenmeyoru ağzı yokarlarda aşşadan yemeyoru” dediydi o’da “-ben onun gadak gözel olsam ya gadı derin, ya gaymakam hemi de en gözeline varın” dediydi dünkü ğibi gözümün öğünde o ğün ik-diba halama o ğözünen bakdım hakgaten köyde onun üsdüne gözel yoğudu o ğünden sonura halam gözüme bi başga göründü ne yalan söyleyen gararım garar ben halam gibi biriynen evlencen uzun boylu uzun sarı saşlı canlı benizli toplu galem gaşlı tay gibi de! bizi(m)ki de.. iş mi hinci halam gibi ğözelini nerde bulacan dünne ğurulalı, halam gibi gözel gelmiş mi ki acaba da bulucan da.. alacan… |
SEN,
BEN VARKEN,
BENDEN DAHA GÜZEL HALAN VARMIŞ GİBİ,
NASIL DEN?
"halam gibisi yok"deyi,gardaşını üzdün .inşallah çikin birini alan da dediğinden utanan.