rehavetTelevizyon karşısında çekirdek çitler gibi Ve kabuklarını saçar gibi yere Yani öyle umarsız ve tasasız bir şekilde Akışına bıraktım zamanı Kontrolsüz bir sürüşün Gözü kara kahramanıyım Direksiyon, gaz, fren devre dışı Boşta ellerim ve ayaklarım Bismillah! Aramam gereken üç dört arkadaş vardı Seni aradım Bir küfür salladım inceden açılmayan telefona Sonra çay yaptım Kül tablasından taşanları üfledim halıya Dağılan külleri yoksaydım Pasaklılığıma bulduğum yorgunluk kılıfıyla İyice yayıldım ekran karşısına Dün bitirdiğim polisiyenin finaline takıldı aklım Sonra sana Olabilir mi Yanılabilir mi insan bu kadar? Sonra üstüme çekidüzen verdim aceleyle Markete gidip iki paket zehir aldım Markasını sormadı bile adam Havalardan konuştuk biraz, kararsızlığından Yazın geldiğine kanaat getirdik birlikte, sevindik Çocuklar ‘’Abla, arabayı çeker misin? Top oynayalım’’ dediler Çektim Sevindiler Eve gelince Gülşen dinledim yine zevkle Yattık kalktık yattık kalktık Bir yere varamadık nihayetinde Bir bağ kurdum hemen kondisyon bisikletimle aralarında Olduğun yerde saymak kaç kalori kaybettiriyor acaba? Bari etimiz sıkılaşsa da Fazla yamulmasak aldığımız darbelerden. |
finali ile öyle yayıldı ki dudaklarımda bir tebessüm
oysa öncesinde sıkıştırıldı sanki ruhum
fakat Denizce bu işi çok iyi biliyor, önce sıkıştırıp sonra ters köşe insanı bi güzel dağıtıyor veya rahatlatıyor.
Çok çok güzel canım canımmm...