konumuz aşk değil-müsaadenizle, sizi sevebilir miyim ? siz güneşin kıymetini iyi bilirsiniz sevgili madencim nasıl da güzelsiniz, karanlıkta başınızda ki ışıkla ateş böceği gibisiniz alnınızın karasına adımı yazıyorum, kaderinize gönüllü ortak bugünden itibaren sevmeliyim sizi Yerin üstünde ve altında gerçeği arayarak siyahtan başka renkleri hatırlatırım belki size insanın yüreğidir deltası, o en kalın ve değerli maden damarlarının bulunduğu yeri iyi bilirim, kazalım hemen. hadi, takip edin,yaklaşın yanıma beraber yerin dibine inelim. hep sizin değil ya birazda benim bildiğim kadar derin olsun mesela, kaybolan gemilerin batığına kadar hatta ine ine Komboçya’ ya varabiliriz şimdi Akdeniz’den dalarsak yarın Ganj’ın kıyısından çıkabiliriz yada sönmüş bir volkanın karanlık evine gidelim korkarak, nefesimizi tutarak, sıkı sıkı sarılarak ucu okyanusa çıkan adresler var elimde elim, nasılda yakıştı elinize kömür tozundan kurabiyeler yapıyorum kalp şeklinde siz de beni sevin diye yoksa retinası yanmış bir demirci ustası mısınız çirkin, güzel , kaba ama çok insan içinizde sakladığınız o ağlamaklı çocuğa sarılsam sonra diliniz çözülse, döve döve incelttiğiniz bıçaklarla acaba kaç kadının öldürülmüş olabileceğini düşünüp nasıl da kabuslar gördüğünüzü itiraf etseniz.dökülseniz kucağıma, sizi avutacak binlerce sözcük sıralasam. ateş olursunuz ateşten bir adam konumuz aşk değil, aşk nedir ki, ben bambaşka bir şeyi keşfettim çok daha fazlasını sabun kokusu tenine bulaşmış bir gündelikçi veya keçi çobanıyım belki farz edin ki pamuk tarlasında teni kavrulmuş dudakları çatlamış işçiyim her kadın Sophia Loren gibi olamaz ya! belki onun bile bilmediği cümleler biliyorum belki hiç bir yemek kitabında yazmayan bir tarif var elim de hiç duymadığınız tondan şarkılar söyleye bilirim anlatılmamış en ilginç hikayeleri sadece benden duyabilirsiniz siz çoktan daha çok sevilmiş miydiniz, ben sevebilirim kendi beden kumaşımdan onlarca kadın kalıbı çıkaran bir terziyim yaklaşınız, korkmayınız hayatı kolay kılmanın yolunu da bilirim önümüz de engelleyen dağlar, geçilmez yollar mı var mesela yıkmayın sakın öylece dursun, dağ da, yol da kalsın sırf kendiniz için hiç bir şeyi yerinden etmeyin her şey olduğu yerde güzel, iyi bilirim ama yine de en çılgın eserlere imza atabiliriz bir oyun yazarız ayıları anlatan belki devrimci bir sokak köpeğinin anılarını sahneleriz bir şarkı besteleriz; "sadece bir ağaç kabuğunda gezinen böceğe hitaben"... seversem sizi, ayak tabanlarınıza fil resimleri de çizerim kartalları anlatan şiirler yazarım sırtınıza kollarınıza sürgünler ve omuzlarınıza tırmanan salyangozlar resmederim kestane, gürgen, palamut olur kıtaların adı bir ağaç kovuğu buluruz, deriz ki “işte vatan” orman olursunuz ormandan bir adam martıların ısrarına dayanamayıp aniden öpersem sizi kaçmayın sonrasın da sürprizim var aklınıza hiç gelmeyecek bir meyvenin şarabını yaptım, ikramımdır size bırakın sarhoş olalım kaybolursak kedi ayak izlerini takip ederek buluruz cenneti beğenirseniz orada kalırız beğenmezseniz bana gideriz sermin ergöl |
Tam yer bulmuş, oturacakken bir de bakmışsın son durağa gelmişsin.
....................................................................................Camillo Sbarbaro.
ŞİİRİNİZİ BEĞENDİM. .............................................. Saygı ve selamlar..