vvvvvvvvxxx
Anıtaşıyan taşlarımızdı yerden söktükleri
Bilmediler dar pencere önlerinden Kaldırıma düşen yediverenin kanadığını Söküverenler/ yıkıverenler bilmedi Tavanarası aralıklarından sinsice aramıza karışan tozları Bir arazaman Morladım şehri Ötesine karışamadım Gök davudi sesiyle renk bozunca Sarızırnık yüz sürdü cama Biraz çay, biraz da simit’ti o renk Gül esansı, pudra hariç… Bu balkon bizim değil Bu resimde yoksun Bunlar baba mirası kuşlar değil Hiç olmadığı kadar soytarı şehrim O da benim gibi sensiz yaşlanıyor Ve olmadığı kadar -sadece ucuz- bakıyor |
Bir sabah güneş doğar ve sevgiden tuğlalarla yeniden kurarız bu kenti.