tül yüzlü kadına...Bugün, pencereleri açılmayan evlerden söz etmek istiyorum sana Tül yüzlü kadınlardan Perde suratlı adamlardan Bir de; martıların uğramadığı sahil kasabalarından Balkonları sorma ama Pencereleri açılmayan evlerin balkonlarına sadece tozlar konar Ölü toprağı edasıyla Tül yüzlü kadınları tanımak çok kolaydır Rüzgara tutulmuş bayrak gibi dalgalanırken duyguları Hemen ele verirler kendilerini Alı aldır, moru mor Ama en çok siyahtır gözleri Ufku kapanmış bir yaşamın görüp görebildiği; burnunun ucu Burunsa hep kırmızı şiddetin fıtratından Ama kanatları vardır geniş, sıcak, konforlu Melekleri vardır titredikçe sıcağına tüneyen Sevgileri okyanus debisi, lebleri sefertasıdır şefkatin Sevinçleri hep seferi Deniz sesinin uzaktan işitildiği sahil kasabalarının Deniz kadınlarıdır onlar Kendi mekanlarına yabancı –ki vazgeçtiysem turist sözcüğünü kullanmaktan Hayli eğlenceli geldiğindendir kulağa- Kapalı perdelerin ardında tükenen hayatlarıyla Uçmayı öğretirler kırılmış kanatlara- gözyaşlarıyla sardıkları- -Nerden bildikleri şüpheli- Martıların uğramadığı sahil kasabalarında Allah’tan sonraki kutsaldır deniz kadınları çocuklarca Yüzlerinin bir yanı sokak, bir yanı annedir onların Alınları mavi Balkonları sorma demiştim ya! Perde suratlı adamlardan da bahsedemeyeceğim şimdi İçim ezilmeseydi bu kadar belki Ve yırtılmasaydı kederimin kefeni … Başka sefere … |