ismini arayan şiirSenli bir özlemek düşlüyorum çayı yudumlarken ağzımdaki lokmanın üstüne Büyüyor ağzımdaki lokma ve çay ısırıyor dilimi Yutmayı ve yanmayı göze alarak devam ediyorum Bitirmeye kıyamadığım arkası yarınlı o masal gibi Uzatıyorum, uzatıyorum hayallerimi Sanıyorlar ki düşler hep karanlıkta kurulur ve sakin zamanları gözler Sanıyorlar ki gözler dalmalı ve uzun uzun bakmalı uzağa, özlerken Öyle değil! Günün her vakti özlenir sevilen Düşler kalabalığı da sever ıssızlık gibi Hem uçmak için sıraya girmez kuşlar Hava trafiğinin durulmasını beklemez ‘’arkaya ilerleyelim beyler!’’cümlesi arabesk kokulu dolmuşların klişesidir Kuşlar arabesk sevmez Bazen Müslüm dinliyorum kabul Bazen Orhan bazen Ferdi Bazen Mozart düşüyor aklıma ay ışığında Kulaklık takıyorum entel ayağına yattığımı sanmasınlar diye Arabesk dinleyince kimse yadırgamıyor oysa Sanıyorum ki acı meşru Sevinç piç Sonra sen geliyorsun aklıma Dudağıma yayılan tebessümü saklamak imkansız oluyor Piyanonun tuşlarına basıyor narin bir kadın eli Tuşlar ayaklanıyor birer birer Kalbim şahta Bir gülümsemek oluyorsun dudağımda istemsiz Bir özlemek oluyorsun çocukluk günlerimin haylazlığında Bir umut oluyorsun uçurtmanın ucunda göğe yükselen Aslında, sen ‘’Çok oluyorsun’’hayatımda Ve azla yetinmeyi unutuyorum Bir isim verelim sana Ne olsun? |
Ya da,
şeytan uçurtmasının ardına takıldığı bir masum bahar esintisi.