ışıkAramızda bir masal var küçüğüm Hani, uykusuz gecelerde anlatırdım sana karanlığının içine karışırdı Lacivert bakışlı kadınlar Suskunlaşırdı rüzgar Nefesini tutarken Sen yorganın ucundan bakardın göz ucuyla Yaldızlı konaklardan bahsederdim Hemen yanından bir akarsu geçerdi Çeşit çeşit ağaçlar salınırdı Kiminin başı taa arşa değerdi Kimi sessizlik kadar derindeydi Aralık bırakılmış kapıdan esvaplarını sürüyerek içeri girerdi rüzgar gözlerinde menteşe gıcırtısı dilinde paslı bir kederin insafsızca katledilmiş söylemi mai pelesenk gri olurdu her şeyin bittiği yerde... önce melek ağlardı sonra annemin iri mavi gözleri işte o zaman ipeksi bir dokunuş öperdi dudağımdan kanatlanırdım ben joêlle ölüm bile acı gelmezdi beni hep böyle derinden seveceğini bilseydim eğer küçüktüm o zaman su içtiğim deryalardan geçerdi merdivenler çamura gark olmuş börülceler çıkardı göğe mısır tanelerinden süt fışkırırdı farkında değildim tuhaflıkların çok sonra anladım Tükenen hayallerimin içindeki boşluğa sarıldığımı adımlarımı umursamıyorum artık saklı bildiğim sevdamın omuzlarına tünüyor küçük serçeler ellerimin arasından kayıp gideceğini bile bile biriktirdiğim yırtık yaprakları yama yapıyorum göğsümün aralığına benim yüreğimin mazisinde ayrılık otları büyürdü joêlla kırmızı kurdeleli kızların saçlarına imrenirdim hep boylu boyunca uzanan güneşin gözlerine bakmak için adımlarım büyürdü koşardım sabahtan akşama değin ellerim üşüyor joêlla bir martı konsa diyorum önce öpse ısıtsa sonra alıp götürse beni üsküdarın denize bakan yuvasına ıslık çalsa güpegündüz rüzgar ıpıl ıpıl esse koylara Marmara göz kırpsa gizlice sevse gözlerimi avuç içinde... kız kulesi, sarhoş kayıklar toprağa yakın duran bahçeli evler saksıda hüzünlü bakan begonyalar yalılar köşkler ve ben daha seferisinden dönmeye niyetlenmeyen seni bekliyorum, gelmeyeceğini bile bile ... |
Yazan yüreğinizi kutluyorum.
Saygılarımla...