martılığım...sen... rüya öncesi masallardansın ölü annemin dilinde dirilip bir gece vakti yeniden zikredilen. ve babamın cebinde ütülü mendilisin birikmiş yas kirpiklerimden ırmak ırmak yastığıma inerken. sen bir kardeşin yol kadar uzamış kollarısın yüz yıl sonra dudağının kıvrımında yeni türkü çocuğunun bavulunda uzun saçlı eski bez bebek ve kalbinde hatıra tortusuyla bir sabah ansızın gurbetten ıssızca dönen. dönenceler kavşağında dört iklim yetmiş yedi halk kuyruğunda ömür boyu beklenmiş hak kavuşmasısın ihtilâl vakti. bulaşmalısın ben’ime ve evet. tenimle buluşmalısın aşkının üzerinde dimdik durmalı kan rengi çatılar altına hem de gönlümün tam fay hattına eğri büğrü yıkıldı yıkılacak çalı çırpı ve çalıntı harçla diktiğim zelzelelik şiirlerim. gecikmişliğin tarafımdan bağışlanmalı ki konuştum. o iş tamam. şimdi oturup şubat için anlaşmalı kanatlarım bekleyemez ki mart’ı hem söylesene martılığıma... gelişinden başka ne kaldı? JD |