Vişne Çürüğü
’olması gerektiği gibi
olsaydı her şey eğer; o zaman mı anlamını giyinirdi dünya’ ’hayır’ yüzüme çizilen öfkeye bakma sen içimde batan güneşleri sor bana ve ellerinden tuttuğum yaşlı çocuğun derdini kaç şiire gömdüğüm gözlerinin kabrini sor mesela keşifsiz imgelerden konuşalım istersen sayısız gecelerin yastığıma bıraktığı gözyaşı kokuları kimindir sor hadi sorabilirsen bildiğin kadar acımazsız değilim ki dilimde tatsız tuzsuz katıktır hayat her isyanda kirli yüreğimden taşar karadeniz bana utancın pembeleşen kırmızısını bana şahdamarımda ki gel gitleri sor birde şansıma biriktirdiğim tükürüğü sor bana irislerimde neden yuvalanır koyu bir vişne çürüğü kaç şehirden kaçtığımın merakında çevremi kuşatan kalabalık sessizliği sor alnıma konuşlanan celselerinin izdüşümüdür yüzüm bu yüzdendir belki de mahkeme duvarlarına dönüşüm buğdaya ve tuza bandığım yeminlerimi öp esnek kemiklerimin ucundan çak kibriti öldüğüm her yıla bölerek ver ateşi nasılsa vasatı zaten kırk çöp ’yollar uzun yıllar kısa yarım asra mediveni dayadık nasılsa bir yaşamdan bunca ’keşke’ler çıkınca eyvahların sayısını sor bana’ Faruk CİVELEK |
merhaba şair
eyvahların acısı ve sayısı olsa idi belki
sayısı ile başa çıkabilinirdi amma
bazen insan kendini işte böyle sorgulamalı derim
işte belki çaresi budur ha şair ne dersin
sevgimdesin her daim özlemişim güzel yğrumunu